eż-żallet ~ اَلظَّلَّةُ

Kamus-ı Muhit - الظلة maddesi

اَلظَّلَّةُ [eż-żallet] (żâ’nın fethiyle) İkâmet ve ârâm maʹnâsınadır; yukâlu: كَانَ بِهِ ظَلَّتِي أَيْ إِقَامَتِي Ve sağlığa denir; yukâlu: حَيَّاكَ اللهُ ظَلَّتَكَ أَيْ صِحَّتَكَ

اَلظِّلَّةُ [eż-żillet] (żâ’nın kesriyle) ظِلَالٌ [żilâl] maʹnâsınadır; pes ism-i cemʹ olur, gölgeler demek olur.

اَلظُّلَّةُ [eż-żullet] (żâ’nın zammıyla) Bir nesneyi kaplayı bürüyüp örten örtüye denir, gâşiye maʹnâsına. Ve بُرْطُلَّةٌ [burṯullet] maʹnâsınadır ki gölgeliktir, sâyebân maʹnâsına; tekûlu: قَعَدْنَا تَحْتَ الظُّلَّةِ أَيِ الْبُرْطُلَّةِ Ve sehâbdan ibtidâ zuhûr edip gölge eden kıtʹasına denir. Ve ağacın gölgelik eden yerine denir ki altına girip gölgelenilir; ve kavluhu taʹâlâ: ﴿فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ﴾ الْآيَةُ قَالُوا غَيْمٌ تَحْتَهُ سَمُومٌ أَوْ سَحَابَةٌ أَظَلَّتْهُمْ فَاجْتَمَعُوا تَحْتَهَا مُسْتَجِيرِينَ بِهَا مِمَّا نَالَهُمْ مِنَ الْحَرِّ فَأَطْبَقَتْ عَلَيْهِمْ Yaʹnî Ḵur΄ân-ı kerîm’de ashâb-ı eyke hakkında vârid olan ظُلَّةٌ [żullet]ten murâd şol mutbak sehâb idi ki tahtında bâd-ı semûm var idi, cümlesi onun te΄sîriyle helâk oldular. Ve ʹinde’l-baʹz o gün havâda bir kıtʹa sehâb var idi, şiddet-i harâret-i havâdan istirâhat için onun tahtına ilticâ eylediler. Bi-emrihi taʹâlâ sehâb-ı merkûm o tâ΄ifenin mecmûʹunun üzerine sakf gibi çöküp bi’l-cümle altında helâk oldular. Şârih der ki baʹzı müfessirîn dediler ki bi-emrihi taʹâlâ yedi gün ʹale’t-tevâlî harr-ı cehennem gibi havâ nihayet derecede hârr olup şöyle ki çeşmeler galeyân eylediler, baʹdehu havâ yüzünde bir kıtʹa bulut zâhir olup إِسْتِظْلَالٌ [istiżlâl] eylediklerinde matar gibi üzerlerine âteş imtâr eylemekle cümlesi muhterak ve helâk oldular. Ve

ظُلَّةٌ [żullet] Suffe tarzında yere denir ki harr ve berdden onunla istitâr olunur; cemʹi ظُلَلٌ [żulel]dir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde ve ظِلَالٌ [żilâl]dir żâ’nın kesriyle. Mütercim der ki Muġrib’in beyânına göre taʹbîrât-ı fıkhiyyede vâkiʹ ظُلَّةُ الدَّارِ [żulletu’d-dâr] kavlinden murâd bâb üzere olan süddedir.

Vankulu Lugatı - الظلة maddesi

اَلظُّلَّةُ [eż-żullet] (żâ’nın zammı ile) Suffe endâmında olan yerdir. Ve kuri΄e: “فِي ظُلَلٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِؤُونَ” (يس، 56) Ve

ظُلَّةٌ [żullet] Şol buluta dahi derler ki ibtidâ gölge eyleye. Ebû Zeyd eyitti: Ve ﴿عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ﴾ (الشعراء، 189) kavlinde murâd şol gündür ki bulutlu olup bulutun altında semûm yeli ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı