el-ʹaḵim ~ اَلْعَقِمُ

Kamus-ı Muhit - العقم maddesi

اَلْعَقَمُ [el-ʹaḵam] (fethateynle) ve

اَلْعَقْمُ [el-ʹakm] (ʹayn’ın fethi ve zammıyla) Hatun kısır kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَقِمَتِ الْمَرْأَةُ وَعَقَمَتْ وَعَقُمَتْ عَقَمًا وَعَقْمًا وَعُقْمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالْأَوَّلِ وَالْخَامِسِ وَيُقَالُ عُقِمَتْ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا كَانَتْ عَقِيمًا ve

عَقْمٌ [ʹaḵm] (ʹayn’ın fethiyle) Müteʹaddî olur, kısır kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَقَمَهَا اللهُ عَقْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ جَعَلَهَا عَقِيمًا Ve bir adamın mefâsıl-ı aʹzâsı kuruyup ʹamel ve hareketten kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: عُقِمَتْ مَفَاصِلُهُ عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَفْعُولِ إِذَا يَبِسَتْ Ve sâkit ve hamûş olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَقِمَ الرَّجُلُ عَقْمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا سَكَتَ

اَلْعُقْمُ [el-ʹuḵm] (ʹayn’ın zammı ve ḵâf’ın sükûnuyla) Kısırlık maʹnâsınadır; nisvânın rahimlerinde bir هَزْمَةٌ [hezmet] ve ʹârıza olduğundan hâmil olmazlar; yukâlu: بِهَا عُقْمٌ وَهِيَ هَزْمَةٌ تَقَعُ فِي الرَّحِمِ فَلَا تَقْبَلُ الْوَلَدَ Mütercim der ki mü΄ellif sebeb-i عُقْمٌ [ʹuḵm]u yalnız rahime ʹazv eylemiştir, erkek tarafından dahi olur, Težkire’de Dâvûd yüz kadar esbâb sebt eylemiştir, fe’lyurâcaʹ. Ve عُقْمٌ [ʹuḵm] vasfı dişiye mahsûs değildir, erkeğe de vasf olur, ke-mâ se-yuzkeru, niteki عُقْرٌ [ʹuḵr] dahi böylecedir.

Vankulu Lugatı - العقم maddesi

اَلْعَقِمُ [el-ʹaḵim] (ʹayn’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Bir cins alaca.

اَلْعُقْمُ [el-ʹuḵm] (ʹayn’ın zammı ve ḵâf’ın sükûnuyla) Rahim münsedd olup doğurmamağa dahi derler. Ve

عُقْمٌ [ʹuḵm] Doğurmayan ʹavretlere dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı