el-ʹaḵret ~ اَلْعَقْرَةُ

Kamus-ı Muhit - العقرة maddesi

اَلْعَقْرَةُ [el-ʹaḵret] (ʹayn’ın fethi ve zammı ve ḵâf’ın sükûnuyla) İsmdir, doğurmazlık ki kısırlık taʹbîr olunur; yukâlu: حَمَلَتْ بَعْدَ عَقْرَةٍ أَيْ عُقْمٍ

اَلْعُقَرَةُ [el-ʹuḵaret] (ʹayn’ın zammıyla هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Şol boncuğa denir ki nisvân-ı ʹArab hâmil olmamak için uçkur yerinde götürürler. Ve davar arkasını yağır eden teğelti ve pâlâna denir; yukâlu: سَرْجٌ عُقَرَةٌ أَيْ غَيْرُ وَاقٍ يَعْقِرُ الظَّهْرَ Ve şol adama denir ki devenin üzerine çok varıp itʹâb eylemekle yağır eder ola. Ve baʹzılar ʹindinde عُقَرَةٌ [ʹuḵaret] cârih olan cemâdâta denir, dikenli ağaç gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Ve rahiminde ʹillet olan hatuna denir.

Vankulu Lugatı - العقرة maddesi

اَلْعَقِرَةُ [el-ʹaḵiret] (ʹayn’ın fethi ve ḵâf’ın kesriyle) Şol nâkadır ki havuz üzere geldikte عُقْرٌ [ʹuḵr]dan gayrı yerde içmeye, yaʹnî havuzun mu΄ahharından içe, nitekim أَزِيَةٌ [eziyet] havuza su geldiği yerden içen nâkaya derler.

اَلْعُقَرُ [el-ʹuḵar] (ʹayn’ın zammı ve ḵâf’ın fethiyle) ve

اَلْعُقَرَةُ [el-ʹuḵaret] (ʹayn’ın zammı ve ḵâf’ın fethiyle) Davar arkasın cirâhat eden eyer; yukâlu: سَرْجٌ عُقَرٌ وَعُقَرَةٌ أَيْ مُعَقِّرٌ غَيْرُ وَاقٍ Ve عَقُورٌ [ʹaḵûr] ıtlâk olunmaz illâ zî-rûh olanda. Ve

عُقَرَةٌ [ʹuḵaret] Kezâlik şol boncuğa derler ki nisâ tâ΄ifesi uçkur yerinde götürürler, hâmile olmak için. Ve ʹArabların “عُقَرَةُ الْعِلْمِ النِّسْيَانُ” dedikleri bundan me΄hûzdur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı