el-fûr ~ اَلْفُورُ

Kamus-ı Muhit - الفور maddesi

اَلْفُورُ [el-fûr] (fâ’nın zammıyla) فَائِرٌ [fâ΄ir]in cemʹidir, âhûya ıtlâk olunur.

اَلْفَوْرُ [el-fevr] (جَوْرٌ [cevr] vezninde) ve

اَلْفُؤُورُ [el-fu΄ûr] (ظُهُورٌ [żuhûr] vezninde) ve

اَلْفَوَرَانُ [el-feverân] (دَوَرَانٌ [deverân] vezninde) Çeşmeden ve tencereden su kaynayıp fışkırmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَارَ الْمَاءُ وَالْقِدْرُ يَفُورُ فَوْرًا وَفُؤُورًا وَفَوَرَانًا إِذَا جَاشَ Ve müteʹaddî olur; tekûlu: فُرْتُهُ أَنَا Ve

فَوَرَانٌ [feverân] Damardan kan fışkırıp çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَارَ الْعِرْقُ فَوَرَانًا إِذَا هَاجَ وَنَبَعَ Mü΄ellif burada وَضَرَبَ kelimesini dahi tensîk eylemekle şârih der ki mü΄ellif Muḩkem nâm me΄hazda نَبَعَ kavlinden sonra ve ضَرْبٌ فَوَّارٌ أَيْ رَغِيبٌ وَاسِعٌ ʹibâretini işkâl eylemekle bî-reviyyet kendileri dahi ضَرَبَ lafzını resm eylemiştir. Ve

فَوْرٌ [fevr] Teraziye فِيَارٌ [fiyâr] dedikleri demir geçirmek maʹnâsınadır; tekûlu: فُرْتُ الْمِيزَانَ فَوْرًا إِذَا عَمِلْتَ لَهُ الْفِيَارَ

Vankulu Lugatı - الفور maddesi

اَلْفَوْرُ [el-fevr] (fâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) ve

اَلْفَوَرَانُ [el-feverân] (fethateynle) Kaynamak; yukâlu: فَارَتِ الْقِدْرُ تَفُورُ فَوْرًا وَفَوَرَانًا إِذَا جَاشَتْ Ve جَيْشٌ [ceyş] cîm’le ve şîn-i muʹceme ile çömlek kaynamağa derler; ve minhu kavluhum: ذَهَبْتُ فِي حَاجَةٍ ثُمَّ أَتَيْتُ فُلَانًا مِنْ فَوْرٍ أَيْ قَبْلَ أَنْ أَسْكُنَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı