اَلْقَصْفَةُ [el-ḵaṡfet] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Merdiven kademesine denir; yukâlu: إِنْكَسَرَتْ قَصْفَةُ الدَّرَجَةِ أَيْ مَرْقَاتُهَا Ve nâsın izdihâmla birden gürültüsüne denir; tekûlu: سَمِعْتُ قَصْفَةَ الْقَوْمِ أَيْ تَدَافُعَهُمْ وَتَزَاحُمَهُمْ Ve أَرْطَى [erṯâ] dedikleri ağacın inceliği hâletine denir; yukâlu: فِي الْأَرْطَى قَصْفَةٌ أَيْ رِقَّةٌ Ve büyük kumluktan bölünmüş kum yığınına denir; cemʹi قَصْفٌ [ḵaṡf] gelir, تَمْرٌ [temr] gibi ve قُصْفَانٌ [ḵuṡfân] gelir, تُمْرَانٌ [tumrân] gibi. ʹAlâ-kavlin bu ḋâd-ı muʹceme iledir, عِنَبَةٌ [ʹinebet] vezninde.
اَلْقَصَفَةُ [el-ḵaṡafet] (fethateynle) Kezâlik deve âvâzı.
اَلْقَصْفَةُ [el-ḵaṡfet] (ḵâf’ın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Şol kum pâresidir ki bir ʹazîm kumdan ayrılıp düşmüş ola, İbn Dureyd rivâyeti üzere.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı