اَلْقَمِرُ [el-ḵamir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Çok nesneye denir; yukâlu: مَاءٌ قَمِرٌ أَيْ كَثِيرٌ
اَلْقَمَرُ [el-ḵâmer] (fethateynle) Aya denir, mâh maʹnâsına; üçüncü geceden مَحَاقٌ [meḩâḵ]a kadar ıtlâk olunur, üçüne kadar هِلاَلٌ [hilâl] denir.
اَلْقَمْرُ [el-ḵamr] (أَمْرٌ [emr] vezninde) Kumar oynamak maʹnâsınadır; yukâlu: قَمَرَ الرَّجُلُ قَمْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي بِمَعْنَى قَامَرَ
اَلْقَمَرُ [el-ḵamer] (fethateynle) Aya derler; gurre-i kamerden üç gece geçtikten sonra قَمَرٌ [ḵamer] tesmiye olundu, beyâz olduğundan ötürü. Ve
اَلْقُمَيْرُ [el-ḵumeyr] (ḵâf’ın zammıyla) Tasgîri. Ve
قَمَرٌ [ḵamer] Göz kamaşmağa dahi derler, tahayyür-i basar maʹnâsına; yukâlu: قَمِرَ الرَّجُلُ يَقْمَرُ قَمَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَمْ يُبْصِرْ فِي الثَّلْجِ Ve
قَمَرٌ [ḵamer] Kırba ay te΄sîriyle yanmış gibi olmak, bir haysiyyetle ki derinin dâhiliyle zâhiri mâ-beynine su girer ola, İbnu’s-Sikkît rivâyeti üzere.
اَلْقَمْرُ [el-ḵamr] (ḵâf’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Bir niçe kimse ile kumar oynayıp gâlib olmak; yukâlu: قَمَرْتُ الرَّجُلَ أَقْمِرُهُ قَمْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا لَاعَبْتَهُ فَغَلَبْتَهُ Ve bâb-ı evvelden dahi gelir, mugâlebe kasd olundukta; yukâlu: قَامَرْتُهُ فَقَمَرْتُهُ أَقْمِرُهُ قَمْرًا Kumarda bir kimseye gâlib gelsen böyle dersin.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı