اَلْقُمَّسُ [el-ḵummes] (سُكَّرٌ [sukker] vezninde) Şerîf ve zî-şân adama denir; yukâlu: هُوَ قُمَّسٌ أَيْ شَرِيفٌ
اَلْقَمْسُ [el-ḵams] (لَمْسٌ [lems] vezninde) Suya dalmak maʹnâsınadır. Ve daldırmak manâsına lâzım ve müteʹaddî olur; yukâlu: قَمَسَ الرَّجُلُ فِي الْمَاءِ قَمْسًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا غَاصَ ve yukâlu: قَمَسَهُ فِي الْمَاءِ إِذَا غَمَسَهُ Ve bâb-ı mugâlebede istiʹmâl olunur; tekûlu: قَامَسْتُهُ فَقَمَسْتُهُ أَيْ غَلَبْتُهُ بِالْغَوْصِ Ve çocuk vâlidesi karnında oynamak maʹnâsınadır; yukâlu: قَمَسَ الْوَلَدُ فِي الْبَطْنِ إِذَا اضْطَرَبَ
اَلْقَمْسُ [el-ḵams] (ḵâf’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Suya dalmak, غَوْصٌ [ġavṡ] maʹnâsına. Ve veled anasının karnında deprendikte قَمَسَ الْوَلَدُ فِي بَطْنِ أُمِّهِ derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı