el-Lubâbet ~ اَللُّبَابَةُ

Kamus-ı Muhit - اللبابة maddesi

اَللَّبَابَةُ [el-lebâbet] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Bir kimse sâhib-i لُبٌّ [lubb] yaʹnî ʹâkil ve huşyâr olmak maʹnâsınadır; tekûlu: لَبِبْتَ يَا رَجُلُ تَلَبُّ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَيُقَالُ لَبُبْتَ يَا رَجُلُ بِضَمِّ الْعَيْنِ تَلَبُّ بِفَتْحِ الْعَيْنِ لَبَابَةً أَيْ صِرْتَ لَبِيبًا Ve işbu mâddeden gayrı kelâm-ı ʹArabda mâzî mazmûmu’l-ʹayn ve muzâriʹ meftûhü’l-ʹayn olarak vârid olmamıştır. Şârihin beyânına göre دَمَامَةٌ [demâmet] ve شَرٌّ [şerr] sîgaları dahi bu resme vârid olmuştur; yukâlu: دَمُمَ يَدْمَمُ وَشَرُرَ يَشْرَرُ بِاْلْفَكِّ وَالإِدْغَامِ Lâkin bu sîgalar “رَكُنَ-يَرْكَنُ” mâddesi gibi tedâhülü’l-lügateyn bâbından olmak aglebdir, niteki Şâfiye’de müsebbettir. Ve İbn Ešamp;îr ve sâhib-i Miṡbâḩ sîga-i mezbûreyi bâb-ı hâmisten olmak üzere takyîd ve bâb-ı mezbûrda muzâʹaftan olarak bundan gayrı vârid olmamıştır diye tasrîh eylemişlerdir. Kâle fi’l-Miṡbâḩ: وَفِي لُغَةٍ مِنْ بَابِ قَرُبَ وَلاَ نَظِيرَ لَهُ فِي الْمُضَاعَفِ Ve kâle fi’n-Nihâye: يُقَالُ لَبَّ يَلَبُّ مِثْلُ عَضَّ يَعَضُّ أَيْ صَارَ لَبِيبًا هَذِهِ لُغَةُ الْحِجَازِ وَأَهْلُ نَجْدٍ يَقُولُونَ لَبَّ يَلِبُّ بِوَزْنِ فَرَّ يَفِرُّ وَيُقَالُ لَبِبَ الرَّجُلُ بِالْكَسْرِ يَلَبُّ بِالْفَتْحِ أَيْ صَارَ ذَا لُبٍّ وَحُكِيَ لَبُبَ بِالضَّمِّ وَهُوَ نَادِرٌ لاَ نَظِيرَ لَهُ فِي الْمُضَاعَفِ

Vankulu Lugatı - اللبابة maddesi

اَللُّبَابَةُ [el-Lubâbet] Bir ʹavretin ismidir.

اَللَّبَابَةُ [el-lebâbet] (lâm’ın fethiyle) Ehl-i ʹakl olmak; yukâlu: لَبِبْتَ يَا رَجُلُ تَلَبُّ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Baʹzılar لَبُبْتُ dahi rivâyet etmişlerdir, zammla, lâkin bu nâdirdir, bunun nazîri yoktur muzâʹafta.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı