en-nuzl ~ اَلنُّزْلُ

Kamus-ı Muhit - النزل maddesi

اَلنُّزْلُ [en-nuzl] (nûn’un zammı ve zây’ın sükûnuyla) Mihmân için tehyi΄e olunmuş taʹâma ve ekinin onup gür ve bereketli olmasına denir. Ve menîye ıtlâk olunur, نُطْفَةٌ [nuṯfet] maʹnâsına.

اَلنِّزْلُ [en-nizl] (nûn’un kesriyle) Top ve müctemiʹ nesneye denir.

اَلنَّزَلُ [en-nezel] (fethateynle) Bu dahi ekilmiş ekinin bereketliliğine ve onatlığına denir; yukâlu: زَرْعٌ ذُو نَزَلٍ أَيْ رَيْعٍ وَنَمَاءٍ Ve masdar olur, ekin pek onup bitmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَزِلَ الزَّرْعُ نَزَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا رَاعَ وَنَمَى Ve

نَزَلٌ [nezel] Yağmura ıtlâk olunur; yukâlu: سَحَابٌ ذُو نَزَلٍ أَيْ مَطَرِ

اَلنَّزِلُ [en-nezil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Şol konak yerine denir ki ona çok konulur ola; yukâlu: مَكَانٌ نَزِلٌ أَيْ يُنْزَلُ فِيهِ كَثِيرًا Ve şol yere denir ki pek ve metîn olmakla yağmuru içmeyip hemân akar ola; yukâlu: مَكَانٌ نَزِلٌ أَيْ صُلْبٌ سَرِيعُ السَّيْلِ

اَلنُّزُلُ [en-nuzul] (zammeteynle) Konak yerine denir; tekûlu: نَزَلْنَا نُزُلًا لَطِيفًا أَيْ مَنْزِلًا Ve mihmân için tehyi΄e ve ihzâr olunan taʹâma denir, نُزْلٌ [nuzl] denir zây’ın sükûnuyla; cemʹi أَنْزَالٌ [enzâl] gelir; yukâlu: أَعَدَّ لِضَيْفِهِ النُّزُلَ وَهُوَ مَا هُيِّئَ لِلضَّيْفِ أَنْ يَنْزِلَ عَلَيْهِ Ve bereketli rızk ve taʹâma denir; yukâlu: هُوَ نُزُلٌ أَيْ طَعَامٌ ذُو بَرَكَةٍ Ve fazl ve ziyâde maʹnâsınadır. Ve ʹatâ ve bahşiş maʹnâsınadır. Ve bir yere konmuş cemâʹate denir; yukâlu: هُمْ نُزُلٌ أَيْ نَازِلُونَ Bu maʹnâda نَازِلٌ [nâzil] ve نَزِيلٌ [nezîl] lafzlarından cemʹdir. Ve ekilmiş ekinin gür ve bereketli olup onup bitmesine denir; yukâlu: زَرْعٌ ذُو نُزُلٍ أَيْ ذُو رَيْعٍ وَزَكَاءٍ وَنَمَاءٍ Ve bunda zây’ın sükûnuyla da lügattır.

Vankulu Lugatı - النزل maddesi

اَلنَّزَلُ [en-nezel] (fethateynle) Kezâlik ziyâdelik maʹnâsınadır; yukâlu: طَعَامٌ كَثِيرُ النُّزُلِ وَالنَّزَلِ

اَلنَّزِلُ [en-nezil] (nûn’un fethi ve zâ’nın kesriyle) Yağan yağmuru içmeyen yer; yukâlu: أَرْضٌ نَزِلَةٌ وَمَكَانٌ نَزِلٌ إِذَا كَانَ بَيِّنَ النَّزَالَةِ وَيُقَالُ نَزِلَ الْمَكَانُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

نَزِلٌ [nezil] Sık olan hatta dahi derler; yukâlu: خَطٌّ نَزِلٌ أَيْ مُجْتَمِعٌ

اَلنُّزُلُ [en-nuzul] (zammeteynle) Şol nesnedir ki bir menzile konan kimse için ihzâr olunur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı