النُّسْأَةُ [en-nus΄et] (nûn’un zammı ve sîn’in sükûnuyla) ve
النَّسِيئَةُ [en-nesî΄et] (فَعِيلَةٌ [faʹîlet] vezninde) Te΄hîr maʹnâsına ismlerdir, baʹdehu bir nesnenin pahasını te΄hîr eylemekte istiʹmâl olunmuştur ki veresiye taʹbîr olunur; tekûlu: بِعْتُهُ بِنُسْأَةٍ وَبِنَسِيئَةٍ أَيْ بِأَخَرَةٍ
اَلنُّسْأَةُ [en-nus΄et] (bi’z-zammi ve sukûni’s-sîn) Te΄hîr etmek, mislu: اَلْكُلْأَة [el-kul΄et]
اَلنَّسَأَةُ [en-nese΄et] (fethateynle) Cemʹi; yukâlu: رَجُلٌ نَاسِئٌ وَقَوْمٌ نَسَأَةٌ مِثْلُ فَاسِقٍ وَفَسَقَةٍ Bunun vechi budur ki zamân-ı sâbıkta kaçan ki Minâ’dan dönseler Kinâne’den bir kimse ayak üzere durup أَنَا الَّذِي لَا يُرَدُّ لِي قَضَاءٌ dedikte hâzır olan kavm أَنْسِئْنَا شَهْرًا derlerdi, bizden muharrem hürmetin te΄hîr eyle safer ayına demek olur. Bu kelâmı üç ay gâret etmemek mütevâliyen yanlarında kerîh olup maʹâşları cemîʹan gâretle olduğu için söylerlerdi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı