en-nesî ~ اَلنَّسِي

Kamus-ı Muhit - النسي maddesi

اَلنَّسِيُّ [en-nesiyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) Beyne’l-kavm maʹdûd ve muʹteber olmayan adama denir; yukâlu: هُوَ نَسِيٌّ أَيْ لَا يُعَدُّ فِي الْقَوْمِ Ve kuvvet-i hâfızası olmamakla kesîrü’n-nisyân olan adama denir ki unutgan taʹbîr olunur.

اَلنَّسْيُ [en-nesy] (nûn’un fethi ve sîn’in sükûnuyla) Bir adamın نَسَا [nesâ] dedikleri zikr olunan but damarına vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَسِيَهُ نَسْيًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ضَرَبَ نَسَاهُ

اَلنِّسْيُ [en-nisy] ve

اَلنِّسْيَانُ [en-nisyân] ve

اَلنِّسَايَةُ [en-nisâyet] ve

اَلنِّسَاوَةُ [en-nisâvet] (nûn’ların kesriyle) ve

اَلنَّسْوَةُ [en-nesvet] (خَطْوَةٌ [ḣaṯvet] vezninde) Unutmak maʹnâsınadır; yukâlu نَسِيَهُ نَسْيًا وَنِسْيَانًا وَنِسَايَةً وَنِسَاوَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ ضِدُّ حَفِظَهُ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre نِسْيَانٌ [nisyân] mâddesi bir adam kendisine istîdâʹ olunan nesnenin zabtını terk eylemekten ʹibârettir. O dahi adamın zaʹf-ı kalbinden yaʹnî hâfızası zaʹîf olduğundan yâhûd gafletinden neş΄et eder yâhûd ʹan-kasdin kalbinden zikri sâkıt olur; hakkında zemm-i ilâhî müteretteb olan kısm-ı ahîrdir.

Vankulu Lugatı - النسي maddesi

اَلنَّسِي [en-nesî] (nûn’un fethi ve sîn’in kesri ve meddiyle) نَسَا [nesâ] damarı ağrıyan kimse; tekûlu: نَسِيَ الرَّجُلُ فَهُوَ نَسٍ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَكَى نَسَاهُ

اَلنَّسْيُ [en-nesy] (nûn’un fethi ve sîn’in sükûnuyla) Bi-maʹnâhu; pes نِسْيٌ [nisy] ile نَسْيٌ [nesy] وِتْرٌ [vitr] ile وَتْرٌ [vetr] gibi olur. Ve kuri΄e kavluhu taʹâlâ: ﴿وَكُنْتُ نَسْيًا مَنْسِيًّا﴾ (مريم، 23) بِالْفَتْحِ Ve

نِسْيٌ [nisy] (nûn’un kesriyle) Şol metâʹ-ı hakîrdir ki müsâfirler onu konak yerlerinde bırakırlar; yekûlûne: تَتَبَّعُوا أَنْسَاءَكُمْ

اَلنِّسْيُ [en-nisy] (nûn’un kesri ve sîn’in sükûnuyla) Şol eski bez pâresidir ki ʹavret onu hâlet-i hayzda istiʹmâl edip yabana atar.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı