en-nuʹar ~ اَلنُّعَرُ

Kamus-ı Muhit - النعر maddesi

اَلنُّعَرُ [en-nuʹar] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Bu dahi yaban eşeğinin rahiminde münʹakid olan yavruya denir ki henüz hilkati nâ-tamâm ola.

اَلنَّعَرُ [en-neʹar] (fethateynle) Merkebin burnuna büvelek girmekle muztarib olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَعِرَ الْحِمَارُ نَعَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا دَخَلَ النُّعَرَةُ فِي أَنْفِهِ فَاضْطَرَبَ

اَلنَّعِرُ [en-neʹir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Burnuna büvelek girmiş eşeğe denir. Mü΄ennesi نَعِرَةٌ [naʹiret]tir.

Vankulu Lugatı - النعر maddesi

اَلنَّعَرُ [en-neʹar] (fethateynle) Mühimm olan maslahat maʹnâsınadır, Umevî rivâyeti üzere; yukâlu: إِنَّ فِي رَأْسِهِ نَعَرَةً أَيْ أَمرًا يَهُمُّ بِهِ Bu iki rivâyet Ebû ʹUbeyd’den nakl olunmuştur.

اَلنَّعِرُ [en-neʹir] (nûn’un fethi ve ʹayn’ın kesriyle) Şol merkebdir ki onu mezbûr sinek ısırmış ola.

اَلنَّعْرُ [en-naʹr] (nûn’un fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Zikr olunan sinek ısırmak; yukâlu minhu: نَعِرَ الْحِمَارُ يَنْعَرُ نَعْرًا Ve

نَعْرٌ [naʹr] Şehrler gezmeğe de derler; yukâlu: نَعَرَ فُلَانٌ فِي الْبِلَادِ إِذَا ذَهَبَ فِيهَا Ve

نَعْرٌ [naʹr] Damardan kan akmağa dahi derler; yukâlu: نَعَرَ الْعِرْقُ يَنْعَرُ نَعْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا فَارَ مِنْهُ الدَّمَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı