en-neʹaret ~ اَلنَّعَرَةُ

Kamus-ı Muhit - النعرة maddesi

اَلنَّعَرَةُ [en-neʹaret] (fetehâtla) Kibr ve nahvet ve ḣuyelâ΄ maʹnâsınadır. Ve maslahat-ı mühimmeye ıtlâk olunur.

اَلنَّعْرَةُ [en-naʹret] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Genizden olan sese denir. Ve

نَعْرَةُ النَّجْمِ [naʹretu’n-necm] Rîh ve harârete dâll olan bir kevkebin tulûʹuyla hübûb-ı rîh ve iştidâd-ı harâretten ʹibârettir; yukâlu: هَذَا مِنْ نَعْرَةِ النَّجْمِ الْفُلاَنِيِّ وَهُوَ هُبُوبُ الرِّيحِ وَاشْتِدَادُ الْحَرِّ عِنْدَ طُلُوعِهِ

اَلنُّعْرَةُ [en-nuʹret] (nûn’un zammı ve ʹayn’ın sükûnuyla) ve

اَلنُّعَرَةُ [en-nuʹaret] (هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Genize denir, خَيْشُومٌ [ḣayşûm] maʹnâsına. Ve

نُعَرَةٌ [nuʹaret] (هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Hod-bînliğe ve kibr ve nahvete denir; tekûlu: لَأُطَيِّرَنَّ نُعَرَتَكَ أَيْ خُيَلاَئَكَ وَكِبْرَكَ Ve mühim olan emr ve maslahata denir. Ve yaban eşeği kısmının rahimde ʹakd eylediği cenîne denir ki henüz tâmmü’l-hilkat olmayıp yenice muzgadan mütehavvil ola. ʹAlâ-kavlin mutlakan gebe insân ve hayvânın rahimlerinde sûret bağlamış veledlerine denir. Ve şol rîhe denir ki geniz içre tahaddüs eylemekle genzi ve dimâgı muztarib eyleye. Ve misvâk ağacının ibtidâ yemişine denir. Ve bir nevʹ sineğe denir ki gökçül olup kuyruğunda neşteri olmakla hımâr makûlesi devâbbı sokup muztarib eder ve gâhca hımârın burnuna girip ezâ eylemekle hımâr başını alıp telâşından firâr eder, bir nesne onu döndüremez, Türkîde büvelek ve eğrice taʹbîr olunur.

Vankulu Lugatı - النعرة maddesi

اَلنَّعِرَةُ [en-neʹiret] (nûn’un fethi ve ʹayn’ın kesriyle) Mü΄ennesi; yukâlu: حِمَارٌ نَعِرٌ وَأَتَانٌ نَعِرَةٌ Ve Ebû ʹAmr eyitti: نَعِرٌ [neʹir] şol kimsedir ki bir mekânda karâr etmeye.

اَلنَّعْرَةُ [en-naʹret] (nûn’un fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Şol âvâzdır ki hayşûmdan yaʹnî genizden çağrıla; kâle’l-râciz: “إِنِّي وَرَبِّ الْكَعْبَةِ الْمَسْتُورَهْ || وَالنَّعَرَاتِ مِنْ أَبِي مَحْذُورَهْ” يَعْنِي أَذَانَهُ

اَلنُّعَرَةُ [en-nuʹaret] (nûn’un zammı ve ʹayn’ın fethiyle هُمَزَة [humezet] vezni üzere) İri ve yeşil ve gözü gök sineklerdir, kuyruğu cânibinde iğnesi vardır, onunla tırnağı bütün olan davarı sokar. Ve gâh olur ki merkebin burnuna girer, merkeb başın alıp gider, bir nesne onu döndüremez. Ve

نُعَرَةٌ [nuʹaret] Gâh olur cenînden ʹibâret olur, mutlakan gerek nisâ tâ΄ifesinin gerek gayrı hayvânâtın; yukâlu: مَا حَمَلْتُ نُعَرَةً قَطُّ Yaʹnî hâmile olmamıştır. Ve kibr maʹnâsına da gelir, Aṡmaʹî rivâyeti üzere; yukâlu: إِنَّ فِي رَأْسِهِ لَنُعَرَةً أَيْ كِبْرًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı