اَلْهَدَأَةُ [el-hede΄et] (fetehâtla) Bir gûne yelip seğirtmeğe denir.
اَلْهِدْأَةُ [el-hid΄et] (hâ’nın kesriyle) Medâr-ı ârâm ve sükûn olacak nesneye denir. Bu ʹalâka ile sedd-i ramak eyleyecek kût ve gıdâda istiʹmâl olunur; yukâlu: مَا لَهُ هِدْأَةُ لَيْلَةٍ أَيْ قُوتُهَا
اَلْهُدْءُ [el-hud΄] (hâ’nın zammı ve dâl’ın sükûnuyla) ve
اَلْهَدْءُ [el-hed΄] (hâ’nın fethiyle) ve
اَلْهَدْأَةُ [el-hed΄et] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) ve
اَلْهَدِيءُ [el-hedî΄] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve
اَلْمَهْدَأُ [el-mehde΄] (مَسْكَنٌ [mesken] vezninde) ve
اَلْهُدُوءُ [el-hudû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Sükûn u ârâm maʹnâsına ismlerdir, baʹdehu gecenin yaʹnî gece içre halkın bi’l-cümle uykuya varıp sît ve sedâları munkatıʹ olmalarıyla sâkin ve ârâm buldukları vaktte ve hâlette istiʹmâl olunmuştur; ve minhu tekûlu: أَتَانَا فُلاَنٌ بَعْدَ هُدْءٍ مِنَ اللَّيْلِ وَهَدْءٍ وَهَدْأَةٍ وَهَدِيءٍ وَمَهْدَإٍ وَهُدُوءٍ أَيْ حِينَ هَدَأَ اللَّيْلُ وَالرِّجْلُ Ve baʹzılar dedi ki هَدْءٌ [hed΄] ve sâ΄iri, gecenin evvelinden sülsüne kadar zamâna ıtlâk olunur ki gecenin ibtidâ-i sükûnudur. Ve
هَدْءٌ [hed΄] هَدْيٌ [hedy] lafzında lügattir ki sîret ve haslet ve meniş maʹnâsınadır; sükûn maʹnâsından me΄hûzdur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı