el-hî΄et ~ الْهِيئَةُ

Kamus-ı Muhit - الهيئة maddesi

الْهِيئَةُ [el-hî΄et] (hâ’nın kesriyle) Müştâk ve ârzû-mend olmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَاءَ إِلَيْهِ يَهَاءُ هِيئَةً أَيِ اشْتَاقَ

اَلْهَيْئَةُ [el-hey΄et] (hâ’nın fethi ve kesri ve yâ’nın sükûnuyla) Bir şey΄in vazʹ-ı cibillîsi üzere resm olunan hâl ü şân ve keyfiyyetine denir, gerek mahsûs olsun ki şekl ve sûretidir ve gerek maʹkûl olsun ki tabʹ ve sirişt ve nihâdıdır. Pes هَيْئَةٌ [hey΄et]in mefhûmu عَرَضٌ [ʹaraḋ]ın mefhûmuna mütekâribdir, nihâyet ʹaraz maʹkûlât-ı aʹrâz cümlesine ıtlâk olunur; her birine ʹurûzu iʹtibârıyla ve hey΄et, mevzûʹâtında husûlü iʹtibârıyla ıtlâk olunur; yukâlu: لَهُ هَيْئَةٌ حَسَنَةٌ أَيْ حَالٌ وَكَيْفِيَّةٌ

Vankulu Lugatı - الهيئة maddesi

اَلْهَيْئَةُ [el-hey΄et] (hâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla yâhûd hâ’nın kesriyle, ʹalâ-mâ se-yecî΄u) Sûret, şekl maʹnâsına; yukâlu: فُلَانٌ حَسَنُ الْهَيْئَةِ وَالْهِيئَةِ بِفَتْحِ الْهَاءِ وَكَسْرِهَا Ve

اَلْهِيئَةُ [el-hî΄et] Bir nesneye hâzır olmağa dahi derler; yukâlu: هِئْتُ لِلْأَمْرِ أَهِيءُ هَيْئَةً

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı