اَلْهَيَامُ [el-heyâm] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Şol kumluğa denir ki pek yumuşak olmakla aslâ durmayıp dâ΄imâ inip akar ola yâhûd hurde ve kuru topraklı kumsala denir ki bir katre düştüğü anda yutup çeker ola. Ve hâ’nın zammıyla da lügattir.
اَلْهُيَّامُ [el-huyyâm] (رُمَّانٌ [rummân] vezninde) ʹUşşâḵ maʹnâsınadır; müfredi هَائِمٌ [hâ΄im]dir. Ve kalbi vesvese-nâk olan kimselere denir; yukâlu: هُوَ هَائِمٌ أَيْ مُوَسْوِسٌ وَهُمْ هُيَّامٌ أَيْ مُوَسْوِسُونَ
اَلْهُيَامُ [el-huyâm] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ʹAşkın şiddetinden nâşî ʹâşıka ʹârız olan cünûna şebîh hâlete denir ki sersemlik, âşüftelik taʹbîr olunur; yukâlu: بِهِ هُيَامٌ وَهُوَ كَالْجُنُونِ مِنَ الْعِشْقِ
اَلْهِيَامُ [el-hiyâm] (hâ’nın kesriyle) Cemʹi.
اَلْهَيَامُ [el-heyâm] (hâ’nın fethi ve yâ’nın tahfîfiyle) Şol kumdur ki ziyâde mülâyim olduğundan elden akıp gitmez birbirin tuttuğu için.
اَلْهُيَامُ [el-huyâm] (hâ’nın zammı ve yâ’nın tahfîfiyle) Ziyâde susuz olmak, أَشَدُّ الْعَطَشِ maʹnâsına; yukâlu: هَامُوا هُيَامًا Ve
هُيَامٌ [huyâm] Cünûn gibi bir hâlettir ki ʹışktan hâsıl olur. Ve
هُيَامٌ [huyâm] Deveye ʹârız olur bir marazdır ki merʹâda gezer yürür, otlamaz.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı