اَلْحَمَّاءُ [el-ḩammâ΄] (ḩâ’nın fethiyle) İnsânın dübürüne denir, إِسْتٌ [ist] maʹnâsına; siyâhlıktan me΄hûzdur;cemʹi حُمٌّ [ḩumm] gelir ḩâ’nın zammıyla.
اَلْمُحَامَاةُ [el-muḩâmât] (مُبَاهَاةٌ [mubâhât] vezninde) ve
اَلْحِمَاءُ [el-ḩimâ΄] (كِسَاءٌ [kisâ΄] vezninde) Bir kimseye nigeh-bânlık edip mûziyâttan hıfz ve himâye eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: حَامَيْتُ عَنْهُ مُحَامَاةً وَحِمَاءً إِذَا مَنَعْتَ عَنْهُ Ve mihmân için tecemmuʹla levâzım ve ikrâmına mübâlât ve ihtimâm kılmak maʹnâsınadır; tekûlu: حَامَيْتُ عَلَى ضَيْفِي إِذَا احْتَفَلْتَ لَهُ
اَلْحَمَّاءُ [el-ḩammâ΄] (ḩâ’nın fethi ve elifin meddiyle) İnsânın dübürü.
اَلْحِمَاءُ [el-ḩimâ΄] (ḩâ’nın kesri ve elifin meddiyle) Bi-maʹnâhu; tekûlu: حَامَيْتُ عَنْهُ مُحَامَاةً وَحِمَاءً يُقَالُ اَلضَّرُوسُ تُحَامِي عَنْ وَلَدِهَا Ve ضَرُوسٌ [ḋarûs] ḋâd-ı muʹcemenin fethiyle azılı olan hayvân. Ve bed-hû olan nâkaya dahi derler; tekûlu: حَامَيْتُ ضَيْفِي إِذَا احْتَفَلْتَ لَهُ ve إِحْتِفَالٌ [iḩtifâl] ḩâ΄-i mühmele ile ve fâ’yla mihmân için cemʹiyyet edip onun ahvâlin kayırmaktır. Ve
حِمَاءٌ [ḩimâ΄] Fedâ maʹnâsına da gelir; yukâlu: حِمَاءٌ لَكَ فِي مَعْنَى فِدَاءٌ لَكَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı