el-ḣuṯl ~ اَلْخُطْلُ

Kamus-ı Muhit - الخطل maddesi

اَلْخَطَلُ [el-ḣaṯal] (fethateynle) Çabukluğa denir; yukâlu: بِيَدِهِ خَطَلٌ أَيْ خِفَّةٌ وَسُرْعَةٌ Ve fâsid olarak çok kelâma denir. Ve bu maʹnâlarda masdar olur; yukâlu: خَطِلَ الرَّجُلُ خَطَلًا أَيْ تَكَلَّمَ بِكَلَامٍ فَاسِدٍ كَثِيرٍ Ve insân ve feres kısmının kâmetlerinde selgilik ve ıztırâb olarak uzunluğa denir; yukâlu: فِيهِ خَطَلٌ أَيْ طُولٌ وَاضْطِرَابٌ Kezâlik mızrakta dahi vasf-ı mezkûra denir. Ve خَطَلُ الْمَرْأَةِ [ḣaṯalu’l-mer΄et] ʹAvret kısmının fâhişeliğinden ʹibârettir; yukâlu: بِهَا خَطَلٌ أَيْ فُحْشٌ وَرِيبَةٌ Ve salınarak ve burularak olan yürüyüşe denir; yukâlu: فِي مَشْيِهِ خَطَلٌ أَيْ تَلَوٍّ وَتَبَخْتُرٌ

اَلْخَطِلُ [el-ḣaṯil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Bu dahi vasftır, أَخْطَلُ [aḣṯal] maʹnâsınadır. Ve ahmak ve bî-magz adama denir; yukâlu: رَجُلٌ خَطِلٌ أَيْ أَحْمَقُ Ve şol mukâtile denir ki te΄ennî eylemeyip hasma hemân mızrağı sançmakta ʹacele ve sürʹat eder ola ki merâm üzere olamaz; yukâlu: هُوَ خَطِلٌ أَيِ السَّرِيعُ الطَّعْنِ الْعَجِلُهُ Ve nişân semtine doğru gitmeyip düz olmadığından bir tarafa sapan oka denir. Ve sert ve galîz sevbe vasf olur; yukâlu: ثَوْبٌ خَطِلٌ أَيْ خَشِنٌ غَليظٌ Ve sayyâdın tuzak ipine denir. Ve alaçık dedikleri çadırın ve sevbin uçlarına ve eteklerine denir ki uzunluklarından yere sürünür ola. Ve خَطِلُ الْيَدَيْنِ [ḣaṯilu’l-yedeyn] elleri sert ve dürüşt olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ خَطِلُ الْيَدَيْنِ أَيْ خَشِنُهُمَا Ve serîʹü’l-ihsân adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ خَطِلٌ بِالْمَعْرُوفِ أَيْ عَجِلٌ عِنْدَ الْعَطَاءِ

Vankulu Lugatı - الخطل maddesi

اَلْخُطْلُ [el-ḣuṯl] (ḣâ’nın zammı ve ṯâ’nın sükûnuyla) Cemʹi, kulağı düşük hayvânlar maʹnâsına, gerek koyun olsun gerek kelb olsun; yukâlu: ثُلَّةٌ خُطْلٌ إِذَا كَانَتْ مُسْتَرْخِيَةَ الْآذَانِ Ve ثُلَّةٌ [šamp;ullet] šamp;â-yı müsellenin zammı ve lâm’ın teşdîdiyle sürü, gele maʹnâsına. Ve أَخْطَلُ [Aḣṯal] nâm kimseye bu maʹnâdan أَخْطَلُ [aḣṯal] diye tesmiye olundu.

اَلْخَطَلُ [el-ḣaṯal] (ḣâ’nın ve ṯâ΄-i mühmelenin fethiyle) Kulak düşük olmak, üzün-i müsterhiye maʹnâsına. Ve

خَطَلٌ [ḣaṯal] Kelâm-ı fâside dahi derler ki müşevveş ve muztarib ola. Ve zikr olunan vech üzere kelimât etmeğe dahi derler; yukâlu: خَطِلَ فِي كَلَامِهِ خَطَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ

اَلْخَطِلُ [el-ḣaṯil] (ḣâ’nın fethi ve ṯâ’nın kesriyle) Şol gönderdir ki tahrîk olundukta hareket kılar; yukâlu: رُمْحٌ خَطِلٌ أَيْ مُضْطَرِبٌ Ve

خَطِلٌ [ḣaṯil] Serîʹü’l-ihsân olan cömerde dahi derler; yukâlu: رَجُلٌ جَوَادٌ خَطِلٌ إِذَا كَانَ سَرِيعَ الْإِعْطَاءِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı