اَلْخَفَرُ [el-ḣafer] (ḣâ’nın ve fâ’nın fethiyle) ve
اَلْخَفَارَةُ [el-ḣafâret] (سَفَارَةٌ [sefâret] vezninde) Pek utanmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَفِرَتِ الْجَارِيَةُ خَفَرًا وَخَفَارَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اسْتَحْيَتْ شِدَّةَ الْحَيَاءِ
اَلْخِفَارَةُ [el-ḣifâret] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Hurmâyı ağacında fâsid ve tebâh olmaktan sakınmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَفَرَ النَّخْلَةَ خِفَارَةً إِذَا حَفَظَهَا مِنَ الْفَسَادِ Ve ekin kısmını gözetip hıfz ve himâye eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَفَرَ الزَّرْعَ إِذَا شَرَجَهُ
اَلْخُفَارَةُ [el-ḣufâret] (ḣâ’nın zammıyla) ve
اَلْخِفَارَةُ [el-ḣifâret] (ḣâ’nın kesriyle) Kezâlik ʹahd maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı