اَلْخَفُوتُ [el-ḣafût] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Arık ve mehzûle hatuna denir, ʹalâ-kavlin şol hatuna denir ki yalnızca oldukta istihsân olunup nisvân içre olursa nazar-ı kabûl eylemeye, murâd zarûret güzeli olacaktır; yukâlu: إِمْرَأَةٌ خَفُوتٌ أَيِ الَّتِي تُسْتَحْسَنُ وَحْدَهَا لاَ بَيْنَ النِّسَاءِ
اَلْخُفُوتُ [el-ḣufût] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Sâkin ve epsem olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَفَتَ صَوْتُهُ خُفُوتًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا سَكَنَ Ve sükût eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَفَتَ الرَّجُلُ إِذَا سَكَتَ
اَلْخُفُوتُ [el-ḣufût] (zammeteynle) Âvaz çıkmaz olmak; yukâlu: خَفَتَ الصَّوْتُ خُفُوتًا إِذَا سَكَنَ Ve bu sebebden خَفَتَ الْمَيِّتُ derler; kaçan ki tekellümü munkatıʹ olup sâkit olsa.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı