اَلدَّبَرَةُ [el-deberet] (fetehâtla) Dâbbe kısmının arkasında eyer ve pâlân sürtmekten hâdis olan yağıra ve cıdava denir. Cemʹ-i cinsi دَبَرٌ [deber]dir ve cemʹ-i sîgı أَدْبَارٌ [edbâr]dır.
اَلدَّبْرَةُ [ed-debret] (dâl’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Nekbet ve idbârlığa denir ki devlet ve ikbâl mukâbilidir; yukâlu: هُوَ مِنْ أَهْلِ الدَّبْرَةِ وَهِيَ نَقِيضُ الدَّوْلَةِ Ve ʹâkıbet ve encâm maʹnâsınadır. Ve hezîmet-i ʹasker maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: كَانَتِ الدَّبْرَةُ لَهُ إِذَا انْهَزَمَ قِرْنُهُ وَكَانَتِ الدَّبْرَةُ عَلَيْهِ إِذَا انْهَزَمَ هُوَ
اَلدِّبْرَةُ [ed-dibret] (dâl’ın kesriyle) قِبْلَةٌ [ḵiblet]in mukâbilidir, ense cihetidir ve minhu kavluhum: مَا لَهُ قِبْلَةٌ وَدِبْرَةٌ أَيْ لَمْ يَهْتَدِ لِجِهَةِ أَمْرِهِ Yaʹnî “Temşît-i emrînde bir cânibe yol bulup sülûk edememekle mütereddid ve mütehayyir kaldı.”
اَلدَّبَرَةُ [ed-deberet] (fethateynle) ʹAsker sınmak, hezîmet maʹnâsına. Ve bu ismdir إِدْبَارٌ [idbâr]dan. Ve إِدْبَارٌ [idbâr] إِقْبَالٌ [iḵbâl]in mukâbilidir ʹalâ-mâ merre ânifen.
اَلدَّبْرَةُ [ed-debret] (dâl’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) ve
اَلدِّبَارَةُ [ed-dibâret] (dâl’ın kesriyle) Bir dönüm yer.
اَلدِّبْرَةُ [ed-dibret] (dâl’ın kesriyle ve yâ’nın sükûnuyla) قِبْلَةٌ [ḵiblet]in mukâbilidir; yukâlu: مَا لَهُ قِبْلَةٌ وَلَا دِبْرَةٌ أَيْ لَمْ يَهْتَدِ لِجِهَةِ أَمْرِهِ وَيُقَالُ لَيْسَ لِهَذَا الْأَمْرِ قِبْلَةٌ وَلَا دِبْرَةٌ إِذَا لَمْ يُعْرَفْ وَجْهُهُ Ve
اَلدَّبَرُ [ed-deber] (fethateynle) Yağır ki at arkasında olan yaradır, çok yük çekmeden.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı