اَلرَّدِي [er-redî] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Helâk olan adama denir; mü΄ennesi رَدِيَةٌ [rediyet]tir, فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde.
اَلرَّدْيُ [er-redy] (سَعْيٌ [saʹy] vezninde) ve
اَلرَّدَيَانُ [er-redeyân] (fetehâtla) At kısmı yeri tırnağıyla tepip çalarak eşkin ve âteşli yürümek, ʹalâ-kavlin yorga yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَى الْفَرَسُ رَدْيًا وَرَدَيَانًا إِذَا رَجَمَ الْأَرْضَ بِحَوَافِرِهَا أَوْ هُوَ بَيْنَ الْعَدْوِ وَالْمَشْيِ Ve karga sekerek yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَى الْغُرَابُ إِذَا حَجَلَ Ve insân bir ayakla sekmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَتِ الْجَارِيَةُ إِذَا رَفَعَتْ رِجْلًا وَمَشَتْ عَلَى أُخْرَى تَلْعَبُ Ve kırmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَى الشَّيْءَ إِذَا كَسَرَهُ Ve artmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَتْ غَنَمُهُ إِذَا زَادَتْ Ve bir adama yan başı gelip dokunmak ve çarpmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَى فُلَانًا إِذَا صَدَمَهُ Ve bir adama taş atmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَاهُ بِحَجَرٍ إِذَا رَمَاهُ بِهِ Ve gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَى فُلَانٌ إِذَا ذَهَبَ Ve aşağı düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَى فِي الْبِئْرِ إِذَا سَقَطَ
اَلرَّدِي [er-redî] (râ’nın fethi ve dâl’ın kesri ve meddiyle) Helâk olan kimse.
اَلرَّدْيُ [er-redy] (râ’nın fethi ve dâl’ın sükûnu ile) At yorgalamak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı