اَلرَّسَعُ [er-resaʹ] (fethateynle) Gözün kapakları fâsid olmakla birbirine yapışır olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَسِعَ الرَّجُلُ رَسَعًا وَرَسِعَتْ عَيْنُهُ إِذَا فَسَدَتْ أَجْفَانُهُ وَالْتَصَقَتْ
اَلرَّسْعُ [er-resʹ] (râ’nın fethi ve sîn’in sükûnuyla) Gözün kapakları fâsid olmakla birbirine yapışmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَسَعَتْ عَيْنُهُ رَسْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا الْتَصَقَتْ Ve çocuğun eline yâhûd ayağına defʹ-i isâbet-i ʹayn için göz boncuğu bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَسَعَ الصَّبِيَّ إِذَا شَدَّ فِي يَدِهِ أَوْ رِجْلِهِ خَرَزًا لِدَفْعِ الْعَيْنِ Ve bir adamın vücûdu süst ve fâsid olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَسَعَتْ أَعْضَاءُ الرَّجُلِ إِذَا فَسَدَتْ وَاسْتَرْخَتْ
اَلرَّسَعُ [er-resaʹ] (fethateynle) Göz kapağı fâsid olmak; yukâlu: رَسِعَ الرَّجُلُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı