اَلرُّسُوبُ [er-rusûb] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir nesne suyun dibine çökmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَسَبَ الشَّيْءُ فِي الْمَاءِ وَرَسُبَ رُسُوبًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالْخَامِسِ إِذَا ذَهَبَ سُفْلاً
اَلرَّسُوبُ [er-resûb] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde)Âlet-i tenâsülün başına ıtlâk olunur, كَمَرَةٌ [kemeret] maʹnâsına, hîn-i cimâʹda batıp gittiği için. Ve kılıca ıtlâk olunur, darîbede gâ΄ib ve gâ΄ir olduğu için. Ve hâssaten Resûl-i ekrem sallallâhu ʹaleyhi ve sellem hazretlerinin bir kılıçları ismidir; ʹalâ-kavlin seyf-i mezbûr Bilḵîs cenâblarının Suleymân Nebî ʹaleyhi’s-selâm hazretlerine ihdâ eyledikleri süyûf-ı sebʹanın birisidir. Ve
رَسُوبٌ [Resûb] Ḩârišamp; b. Ebî Şimr el-Ġassânî nâm emîrin kılıcı adıdır. Ve
رَسُوبٌ [resûb] Halîm ve nerm-hû ve mülâyim-meşreb adama ıtlâk olunur.
اَلرُّسُوبُ [er-rusûb] (zamm-ı râ΄ ile) Suya batmak; yukâlu: رَسَبَ الشَّيْءُ فِي الْمَاءِ يَرْسُبُ رُسُوبًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ سَفُلَ فِيهِ Ve رَسَبَتْ عَيْنَاهُ، غَارَتَا Yaʹnî “Gözleri çukura battı.”
اَلرَّسُوبُ [er-resûb] (feth-i râ ile) Kesici maʹnâsına; yukâlu: سَيْفٌ رَسُوبٌ أَيْ مَاضٍ فِي الضَّرِيبَةِ Ve ضَرِيبَةٌ [ḋarîbet] vurulmuş kimseden ʹibârettir; tâ dâhil olmuştur, ʹadâd-ı esmâdan olduğu için, نَطِيحَةٌ [neṯîḩat] gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı