er-refḵ ~ اَلرَّفْقُ

Kamus-ı Muhit - الرفق maddesi

اَلرَّفَقُ [er-refaḵ] (fethateynle) Devenin dirseği yanından burulup dönmüş gibi olmağa denir ki bir zora geldikte ve zorladıkta olur, bertişmek ve burkulmak taʹbîr olunur; insânda dahi olur; yukâlu: أَصَابَهُ الرَّفَقُ أَيِ انْفِتَالُ الْمِرْفَقِ عَنْ جَنْبِهِ Şârihin beyânına göre bu maʹnâda رَفَقٌ [refaḵ] masdar dahi olur; yukâlu: رَفِقَ الْبَعِيرُ رَفَقًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا انْفَتَلَ مِرْفَقُهُ عَنْ جَنْبِهِ Ve

رَفَقٌ [refaḵ] Nâkanın memesinin deliği tutulmağa denir ki sütü akmaz olur, ʹalâ-kavlin süt sağan kimsenin uzlukla sağmayıp ve sühûletle tutmamasından nâşî fâsid ve tebâh olmasına denir yâhûd sütü sağarken gereği gibi silkip memeyi ifrâg eylememekle süt geri kaçıp kana yâhûd خَرَطٌ [ḣaraṯ]a münkalib olmağa denir ki kiriş parçaları gibi uyuşmuş sütler çıkar. Ve

رَفَقٌ [refaḵ] Nâ΄il olması sehl ve âsân olan suya denir yâhûd kuyu pek yakın olmakla ipi kısa olduğundan tîz ve âsân tenâvül oluna; yukâlu: مَاءٌ رَفَقٌ أَيْ سَهْلٌ أَوْ قَصِيرُ الرِّشَاءِ Ve sehlü’l-matlab ve yesîrü’z-zafer olan hâcet ve merâma ıtlâk olunur; yukâlu: حَاجَةٌ رَفَقُ الْبِغْيَةِ أَيْ سَهْلَةٌ

اَلرِّفْقُ [er-rifḵ] (râ’nın kesriyle) Kendisiyle istiʹâne olunan şey΄e denir; yukâlu: هُوَ رِفْقٌ لَهُ أَيْ مَا اسْتُعِينَ بِهِ Ve lutf ve sühûlet ve mülâyemet maʹnâsınadır ki ʹunf ve şiddet mukâbilidir; yukâlu: فِيهِ رِفْقٌ أَيْ لَطِيفٌ لَيْسَ فِيهِ عُنْفٌ Ve

رِفْقٌ [rifḵ] (râ’nın kesriyle) ve

مَرْفِقٌ [merfiḵ] (مَجْلِسٌ [meclis] vezninde) ve

مَرْفَقٌ [merfaḵ] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) ve

مِرْفَقٌ [mirfaḵ] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) Masdarlardır, Bir işin kolay tarafını bilmekle lutf ve sühûletle tutmak ve bir adama sühûletle muʹâmele eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَفَقَ بِهِ وَعَلَيْهِ وَرَفِقَ وَرَفُقَ رِفْقًا وَمَرْفِقًا وَمَرْفَقًا وَمِرْفَقًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالرَّابِعِ وَالْخَامِسِ إِذَا لَطُفَ وَلَمْ يَعْنُفْ Şârihin beyânına göre مِنْبَرٌ [minber] vezninde masdar şâzdır. Ve

رِفْقٌ [rifḵ] Bir kimseye nefʹ vermek ve fâ΄idelendirmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَفَقَ فُلاَنًا إِذَا نَفَعَهُ Ve dirseğe vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَفَقَهُ إِذَا ضَرَبَ مِرْفَقَهُ Ve deve kaçıp gitmemek için kolunu bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَفَقَ النَّاقَةَ إِذَا شَدَّ عَضُدَهَا إِذَا خِيفَ أَنْ تَنْزِعَ إِلَى وَطَنِهَا

Vankulu Lugatı - الرفق maddesi

اَلرَّفْقُ [er-refḵ] (râ’nın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Devenin kolın bir tarîkle bağlamaktır, sürʹat etmesin diye; tekûlu: رَفَقْتُ النَّاقَةَ أَرْفُقُهُ رَفْقًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا شَدَدْتَ عَضُدَهَا لِتُخْبَلَ عَنْ أَنْ تُسْرِعَ أَيْ لِتَقْطَعَ عَنِ السُّرْعَةِ وَذَلِكَ إِذَا خِيفَ أَنْ تَنْزِعَ إِلَى وَطَنِهَا

اَلرَّفَقُ [er-refaḵ] (fethateynle) Devenin dirseği yanlarından taşra burulmuş gibi olmak. Ve

رَفَقٌ [refaḵ] Şol suya ve şol merʹâya derler ki vusûlü âsân ola; yukâlu: مَاءٌ رَفَقٌ وَمَرْتَعٌ رَفَقٌ أَيْ سَهْلُ الْمَطْلَبِ

اَلرِّفْقُ [er-rifḵ] (râ’nın kesri ve fâ’nın sükûnuyla) Mülâyemetle tutmak ki عُنْفٌ [ʹunf]un zıddıdır; yukâlu: رَفَقَ بِهِ يَرْفُقُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı