eṡ-ṡaḵil ~ اَلصَّقِلُ

Kamus-ı Muhit - الصقل maddesi

اَلصَّقِلُ [eṡ-ṡaḵil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Bir düzeye yürümeyip türlü türlü karışık yürür olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ صَقِلٌ أَيْ مُخْتَلِفُ الْمَشْيِ Ve gövdesinin eti azca çelimsiz olan ata denir, gerek yanları ve böğürleri uzun ve gerek kısa olsun; yukâlu: فَرَسٌ صَقِلٌ أَيِ الْقَلِيلُ اللَّحْمِ طَالَ أَوْ قَصُرَ يَعْنِي صُقْلِهِ

اَلصُّقْلُ [eṡ-ṡuḵl] (ṡâd’ın zammıyla) Yana denir, جَنْبٌ [cenb] maʹnâsına. Ve cüst ve revende dâbbeye denir. Ve böğüre denir; صُقْلَةٌ [ṡuḵlet] dahi denir hâ’yla; yukâlu: فَرَسٌ لَاحِقُ الصُّقْلَيْنِ أَيِ الْخَاصِرَتَيْنِ

اَلصَّقْلُ [eṡ-ṡaḵl] (نَقْلٌ [naḵl] vezninde) Bir nesnenin pâsını açıp yâ mühreleyip cilâ vermek maʹnâsınadır; yukâlu: صَقَلَ السَّيْفَ وَالْمِرْآةَ وَالثَّوْبَ وَالْوَرَقَ صَقْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا جَلَاهُ Ve davarı arıklatmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَقَلَ النَّاقَةَ إِذَا أَضْمَرَهَا Ve bir nesneyi yere çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَقَلَ بِهِ الْأَرْضَ إِذَا ضَرَبَ Ve değnekle vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَقَلَهُ بِالْعَصَا إِذَا ضَرَبَهُ بِهَا

Vankulu Lugatı - الصقل maddesi

اَلصُّقْلُ [eṡ-ṡuḵl] (ṡâd’ın zammı ve ḵâf’ın sükûnu ile) Böğür, خَاصِرَةٌ [ḣâṡirat] maʹnâsına.

اَلصَّقْلُ [eṡ-ṡaḵl] (ṡâd’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) ve

اَلصِّقَالُ [eṡ-ṡiḵâl] (ṡâd’ın kesriyle) Kılıcı açıp cilâ vermek; yukâlu: صَقَلَ السَّيْفَ وَسَقَلَهُ أَيْضًا صَقْلًا وَصِقَالًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا جَلَاهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı