اَلصَّفِيُّ [eṡ-ṡafiyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) Hâlis ve sâfî dosta denir; yukâlu: هُوَ صَفِيُّهُ أَيْ حَبِيبُهُ الْمُصَافِي Ve ser-ʹaskerin mâl-ı ganîmetten kable’l-kısmet kendi nefsi için ihtiyâr ve tahsîṡ eylediği mâla denir; yukâlu: أَخَذَ الرَّئِيسُ صَفِيَّهُ مِنَ الْمَغْنَمِ وَهُوَ مَا اخْتَارَ مِنْهُ لِنَفْسِهِ قَبْلَ الْقِسْمَةِ Ve her şey΄in hâlis ve güzîdesine denir. Ve sütü çok nâkaya denir; cemʹi صَفَايَا [ṡafâyâ] gelir. Ve meyvesi çok hurma ağacına denir; yukâlu: نَخْلٌ صَفِيٌّ وَنَخْلَةٌ صَفِيَّةٌ أَيِ الْكَثِيرُ الْحَمْلِ
اَلصُّفِيُّ [eṡ-ṡufiyy] (ṡâd’ın zammı ve yâ’nın teşdîdiyle فُعُولٌ [fuʹûl] vezni üzere) Kezâlik cemʹi, zikr olunan taşlar maʹnâsına. Ve
صَفَا [Ṡafâ] Mekke’de bir mevziʹin ismidir. Ve
صَفَا [Ṡafâ] Bahreyn’de bir nehrin dahi ismidir.
اَلصَّفِيُّ [eṡ-ṡafiyy] (ṡâd’ın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Sütü çok olan nâka.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı