el-ʹubûr ~ اَلْعُبُورُ

Kamus-ı Muhit - العبور maddesi

اَلْعَبُورُ [el-ʹabûr] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Toklu taʹbîr olunan koyuna ve çebiş taʹbîr olunan keçiye denir ki iki yaşında olurlar; cemʹi عَبَائِرُ [ʹabâ΄ir] gelir. Ve hitân olmamış adama denir; yukâlu: رَجُلٌ عَبُورٌ أَيْ أَقْلَفُ Bunun cemʹi عُبْرٌ [ʹubr] gelir ʹayn’ın zammıyla.

Vankulu Lugatı - العبور maddesi

اَلْعُبُورُ [el-ʹubûr] (zammeteynle) ve

اَلْعَبْرُ [el-ʹabr] (ʹayn’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Geçmek, gerek sudan geçmek olsun gerek gayrıdan olsun, Aṡmaʹî eyitti: عَبَرْتُ الْكِتَابَ أَعْبُرُهُ عَبْرًا Kaçan sen onu kendi nefsinde tefekkür edip refʹ-i savt etmesen.

اَلْعَبُورُ [el-ʹAbûr] (ʹayn’ın fethi ve bâ’nın zammıyla) شِعْرَيَيْنِ [şiʹreyeyn] demekle maʹrûf yıldızın biri ki o cevzânın halfındadır, ona عَبُورٌ [ʹAbûr] dediler, zîrâ mecerretten yaʹnî kehkeşândan mürûr eder.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı