el-ʹaleš ~ اَلْعَلَثُ

Kamus-ı Muhit - العلث maddesi

اَلْعَلَثُ [el-ʹalešamp;] (fethateynle) Şiddet ve temâdî üzere cenk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَلِثَ الْقَوْمُ عَلَثًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَقَاتَلُوا بِالشِّدَّةِ وَاللُّزُومِ

اَلْعَلِثُ [el-ʹališamp;] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Şol kimsedir ki pederinin gayrıya müntesib ola, yaʹnî nesebinde karışıklık ola. Ve bir nesnenin taleb-kârına mülâzım olup yanından ayrılmayan kimseye denir. Mü΄ellif وَالْمُلاَزِمُ لِمَنْ يُطَالِبُ ʹibâretiyle resm eylemekle şârih der ki cemîʹ-i ümmehâtta مُلاَزِمٌ مُطَالِبٌ فِي قِتَالٍ وَغَيْرِهِ ʹunvânında mersûmdur.

اَلْعَلْثُ [el-ʹalšamp;] (ʹayn’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Katıp karıştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَلَثَ الشَّيْءَ بِالشَّيْءِ عَلْثًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا خَلَطَهُ بِهِ Ve biriktirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَلَثَ الَّشيْءَ إِذَا جَمَعَهُ Ve أَرْطَى [erṯâ] dedikleri meşe ağacıyla deri dibâgat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَلَثَ السِّقَاءَ إِذَا دَبَغَهُ بِالأَرْطَى Ve çakmaktan âteş çıkmayıp kör ve fersiz olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَلَثَ الزَّنْدُ إِذَا لَمْ يُورِ Ve

عَلْثٌ [ʹAlšamp;] Dicle’nin şarkîsinde bir karye adıdır ki ʹAleviyyûna mevkûfedir.

Vankulu Lugatı - العلث maddesi

اَلْعَلَثُ [el-ʹalešamp;] (fethateynle) Ziyâde uğraş etmeğe ve uğraştan münfekk olmağa derler; ʹayn-ı mühmele ve ġayn-ı muʹceme ile lügattır.

اَلْعَلْثُ [el-ʹalšamp;] (ʹayn’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Karıştırmak, halt maʹnâsına; yukâlu: عَلَثْتُ الْبُرَّ بِالشَّعِيرِ أَعْلِثُهُ Ve çakmaktan od çakmamağa dahi derler; yukâlu: عَلَثَ الزَّنْدُ إِذَا لَمْ يُورِ Ve اَلْكُلُّ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı