اَلْعَمْسُ [el-ʹams] (شَكْسٌ [şeks] vezninde) Bu dahi ucu bulunmayan müştebih ve müşkil işe denir. Ve masdar olur, gün saht ve şedîd olmak maʹnâsına, ke-mâ se-yuzkeru. Ve bir nesne mahv ve nâbûd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَمَسَ الْكِتَابُ عَمْسًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا دَرَسَ Ve bir nesneyi gizlemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَمَسَ الشَّيْءَ إِذَا أَخْفَاهُ Ve tecâhül eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَمَسَ فُلاَنٌ فِي الْأَمْرِ إِذَا أَرَى أَنَّهُ لاَ يَعْرِفُهُ وَهُوَ يَعْرِفُهُ
اَلْعَمَاسَةُ [el-ʹamâset] (حَمَاسَةٌ [ḩamâset] vezninde) ve
اَلْعُمُوسُ [el-ʹumûs] (جُلُوسٌ [culûs] vezninde) ve
اَلْعَمْسُ [el-ʹams] (لَمْسٌ [lems] vezninde ki zikr olundu) ve
اَلْعَمَسُ [el-ʹames] (fethateynle) Gün siyâh ve şedîd olmak maʹnâsınadır; gerek hissî ve gerek maʹnevî olsun; tekûlu: عَمُسَ يَوْمُنَا وَعَمِسَ عَمَاسَةً وَعُمُوسًا وَعَمَسًا مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ وَالرَّابِعِ إِذَا اشْتَدَّ وَاسْوَدَّ وَأَظْلَمَ
اَلْعَمَسُ [el-ʹames] (ʹayn’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Bir nesnede bilirken bilmezlik izhâr etmek. Ve
عَمَسٌ [ʹames] Kitâbı okuyup öğrenmeğe dahi derler; yukâlu: عَمَسَ الْكِتَابَ إِذَا دَرَسَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı