el-ḵanâ΄ ~ اَلْقَنَاءُ

Kamus-ı Muhit - القناء maddesi

اَلْقَنَاءُ [el-ḵanâ΄] (سَمَاءٌ [semâ΄] vezninde) ve

اَلْأَقْنَاءَةُ [el-aḵnâ΄et] (hemze-i meftûha ile) Duvarın gölge düşen cânibine denir ki kuytu tarafıdır; tekûlu: رَأَيْتُهُ يَقْعُدُ فِي قَنَاءِ الْحَائِطِ وَأَقْنَائَتِهِ أَيْ جَانِبِهِ الَّذِي يَفِيءُ عَلَيْهِ الْفَيْءُ

اَلْقِنْوُ [el-ḵinv] (ḵâf’ın kesri ve zammıyla) ve

اَلْقِنَاءُ [el-ḵinâ΄] (كِسَاءٌ [kisâ΄] ve سَمَاءٌ [semâ΄] veznlerinde) Hurmâ salkımına denir; cemʹi أَقْنَاءٌ [aḵnâ΄] gelir ve قُنْيَانٌ [ḵunyân] ve قُنْوَانٌ [ḵunvân] gelir ḵâf’ların harekât-ı selâslarıyla; yukâlu: مَعَهُ قِنْوٌ وَقِنَاءٌ مِنَ التَّمْرِ أَيْ كِبَاسَةٌ

اَلْقَنَّاءُ [el-ḵannâ΄] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) ve

اَلْمُقْنِي [el-muḵnî] (مُحْسِنٌ [muḩsin] vezninde) Kargı sâhibine denir. Ve

قَنَّاءٌ [ḵannâ΄] ve

مُقَنِّي [muḵannî] (ki مُحَدِّثٌ [muḩaddišamp;] veznindedir) Su yolcuya denir ki su ʹamelinden habîr olur; ve minhu yukâlu: اَلْهُدْهُدُ قَنَّاءُ الْأَرْضِ وَمُقَنِّيهَا أَيْ عَالِمٌ بِمَوَاضِعِ الْمَاءِ مِنْهَا

Vankulu Lugatı - القناء maddesi

اَلْقِنَاءُ [el-ḵinâ΄] (ḵâf’ın kesri ve elifin meddiyle) Kezâlik cemʹi, جَبَلٌ [cebel]le جِبَالٌ [cibâl] gibi. Ve şol قَنَاةٌ [ḵanât] ki künk ve kârîz maʹnâsınadır, onun cemʹinde dahi hâl zikr olunan vech üzeredir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı