el-ḵaml ~ اَلْقَمْلُ

Kamus-ı Muhit - القمل maddesi

اَلْقَمْلُ [el-ḵaml] (نَمْلٌ [neml] vezninde) Bite denir. Fârisîde supuş denir. Baklayı delip baş bitini o deliğe vazʹ edip belʹ eyleseler hummâ-yı rubʹı defʹ için mücerrebdir; müfredi قَمْلَةٌ [ḵamlet]tir.

اَلْقَمَلُ [el-ḵamel] (fethateynle) Bitli olmak ve vücûd bitlenmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَمِلَ رَأْسُهُ قَمَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَثُرَ قَمْلُهُ Ve عَرْفَجٌ [ʹarfec] dedikleri ağacın dalları bir mikdârca kararıp kehle şeklinde nesneler peydâ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَمِلَ الْعَرْفَجُ إِذَا اسْوَدَّ شَيْئًا وَصَارَ فِيهِ كَالْقَمْلِ Ve nâs çoğalmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَمِلَ الْقَوْمُ إِذَا كَثُرُوا Ve baʹde’l-hüzâl semirmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَمِلَ الرَّجُلُ إِذَا سَمِنَ بَعْدَ الْهُزَالِ Ve bir adamın karnı kabarıp büyümek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَمِلَ بَطْنُهُ إِذَا ضَخُمَ

اَلْقَمِلُ [el-ḵamil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Bitli adama ve bitli nesneye denir; ve minhu: غُلٌّ قَمِلٌ Yaʹnî fi’l-hadîsi: “مِنَ النِّسَاءِ غُلٌّ قَمِلٌ يَقْذِفُهَا اللهُ تَعَالَى فِي عُنُقِ مَنْ يَشَاءُ ثُمَّ لَا يُخْرِجُهَا إِلَّا هُوَ” Yaʹnî “Nisvândan bir sınf vardır ki o غُلٌّ قَمِلٌ yaʹnî bitli demir laledir, onu Bârî taʹâlâ dilediği kulun gerdanına geçirir ve baʹdehu lutf ve rahmetinden yine kendisi ihrâc ve tahlîs eder.” Bunun aslı budur ki ʹArablar tutsağın boynuna üzeri tüylü kayıştan tavk geçirirler. O tutsağın zindânda tûl-ı meksi sebebiyle o tüylere kehle üşüp bir tarafında mahbûsa o ezâ eder ve bir vechle o kehlelerin defʹine çâre bulamaz. Bu münâsebetle muttasıl zevcini âzürde eden bed-hûy ve mûziye ve melʹûne ʹavrette mesel oldu.

اَلْقُمَّلُ [el-ḵummel] (سُكَّرٌ [sukker] vezninde) Hurde karıncaya denir. Ve kanatsız çekirgeye denir ki kötürüm çekirge taʹbîr olunur, ʹalâ-kavlin bu bir cins küçük böcektir ki kızıl kanatları olur. Ve hurde keneye şebîh bir bed-râyiha böceğe de denir ki ekinlere müstevlî olur, lâkin bu çekirge gibi ekl eylemeyip dâneler henüz tâze iken özünü sorup mahv eder. Baʹzılar dedi ki büyük kene endâmında bir böcektir. Müfredi قُمَّلَةٌ [ḵummelet]tir. Ve ʹinde’l-baʹz murâd kehledir; lâkin bu kavl merdûddur. Mü΄ellif işbu: ﴿فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الطُّوفَانَ وَالْجَرَادَ وَالْقُمَّلَ﴾ âyet-i kerîmesine telmîh eylemiştir.

Vankulu Lugatı - القمل maddesi

اَلْقَمْلُ [el-ḵaml] (ḵâf’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Bit, kehle maʹnâsına.

اَلْقَمَلُ [el-ḵamel] Bitli olmak; yukâlu: قَمِلَ رَأْسَهُ قَمَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve karın büyük olmağa dahi derler; yukâlu: قَمِلَ بَطْنُهُ إِذَا ضَخُمَ Ve gâh olur, kavm kabîle çok olmağa dahi derler; yukâlu: قَمِلَتْ بُطُونُكُمْ بِمَعْنَى كَثُرَتْ قَبَائِلُكُمْ

اَلْقُمَّلُ [el-ḵummel] (ḵâf’ın zammı ve mîm’in fethi ve teşdîdiyle) Şol böcektir, kene cinsinden ki keneden kiçirektir, ekseriyyâ deve arıkladıkta deveye üşer. Ve

قُمَّلٌ [ḵummel] قُمَّلَةُ الزَّرْعِ [ḵummeletu’z-zerʹ]in dahi cemʹi gelir, ʹalâ-mâ se-yecî΄u ʹukayyibe zâlik inşâallâhu taʹâlâ.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı