en-niḩr ~ اَلنِّحْرُ

Kamus-ı Muhit - النحر maddesi

اَلنِّحْرُ [en-niḩr] ve

اَلنِّحْرِيرُ [en-niḩrîr] (nûn’ların kesriyle) Hâzık ve mâhir ve ʹâkıl ve umûr-dîde, kâr-âzmûde, mütkin ve fatin ve hakâyıka âgâh adama ıtlâk olunur, gûyâ ki cins-i ʹilm ü maʹrifeti zabtına alıp nahr ve zebh eylemiştir; yukâlu: رَجُلٌ نِحْرٌ وَنِحْرِيرٌ أَيْ حَاذِقٌ مَاهِرٌ عَاقِلٌ مُجَرَّبٌ مُتْقِنٌ فَطِنٌ بَصِيرٌ بِكُلِّ شَيْءٍ

اَلنَّحْرُ [en-naḩr] (بَحْرٌ [baḩr] vezninde) Göğsün yukarısına denir, ser-i sîne maʹnâsına; ʹalâ-kavlin kılâde mevziʹine denir ki boyuna kılâde geçirildikte sarkıp durduğu yerden ʹibarettir. Ve نَحْرٌ [naḩr] lafzı müzekkerdir; cemʹi نُحُورٌ [nuḩûr]dur; yukâlu: ضَرَبَ نَحْرَهُ وَهُوَ أَعْلاَ الصَّدْرِ أَوْ مَوْضِعُ الْقِلاَدَةِ Ve

نَحْرٌ [naḩr] ve

تَنْحَارٌ [tenḩâr] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) Bir adamın نَحْرٌ [naḩr]ına vurmak yâ dokunmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَحَرَهُ نَحْرًا وَتَنْحَارًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَصَابَ نَحْرَهُ Ve göğsün yukarısından boğaz zâhir olacak yere bıçak sokmak maʹnâsınadır ki boğaz çukuru olur. Baʹdehu oradan zebh eylemekte gâlib oldu, zîrâ deveyi ibtidâ oradan zebh ederler; yukâlu: نَحَرَ الْبَعِيرَ إِذَا طَعَنَهُ حَيْثُ يَبْدُو الْحُلْقُومُ مِنْ أَعْلَى الصَّدْرِ [ve]

Vankulu Lugatı - النحر maddesi

اَلنَّحْرُ [en-naḩr] (nûn’un fethi ve ḩâ’nın sükûnuyla) Kılâde yerine derler, göğüsten. Ve

نَحْرٌ [naḩr] Gündüzün ibtidâsına da derler, evvel-i nehâr maʹnâsına. Ve

نَحْرٌ [naḩr] Göğüse karîb yerde boğazlamaktır, ذَبْحٌ [žebḩ] boğazda olduğu gibi. Ve

نَحْرٌ [naḩr] Bir kimsenin göğsüne vurmağa da derler, nitekim نَحْرٌ [naḩr] göğüs üzerine çıkmağa derler; tekûlu: نَحَرْتُ الرَّجُلَ إِذَا أَصَبْتَ فِي مَنْحَرِهِ وَنَحَرْتُهُ إِذَا صِرْتَ فِي نَحْرِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı