شُرَاعٌ [Şurâʹ] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Bir adamın ismidir ki mızrak ve mızrak temrenleri işler idi; sinân-ı Şurâʹî ve rimâh-ı Şurâʹî ona mensûbdur. Ve
شُرَاعٌ [şurâʹ] Geç biten nebâta denir.
اَلشِّرَاعُ [eş-şirâʹ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Yayda geçirilmiş olan kirişe denir. Ve شِرَاعُ الْبَعِيرِ [şirâʹu’l-baʹîr] gemi yelkenine teşbîhle devenin gerdanına ıtlâk olunur. Ve
شِرَاعٌ [şirâʹ] Gemi yelkenine denir; refʹ maʹnâsına olan شَرْعٌ [şerʹ]den me΄hûzdur; cemʹi أَشْرِعَةٌ [eşriʹat]tır ve شِرَعٌ [şiraʹ] gelir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde ve cemʹu’l-cemʹi شُرْعٌ [şurʹ] gelir şîn’in zammıyla ve شُرُعٌ [şuruʹ] gelir zammeteynle.
اَلشِّرَاعُ [eş-şirâʹ] (şîn’in kesriyle) Cemʹ-i cemʹdir, Ebû ʹUbeyde rivâyeti üzere. Ve
شِرَاعٌ [şirâʹ] Gemi yelkenine dahi derler. Ve gâh olur deve boynın kaldırsa قَدْ رَفَعَ شِرَاعَهُ derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı