ʹaris ~ عَرِسٌ

Kamus-ı Muhit - عرس maddesi

اَلْعُرْسُ [el-ʹurs] (ʹayn’ın zammıyla) ve

اَلْعُرُسُ [el-ʹurus] (zammeteynle) Velîme taʹâmına denir ki düğün aşı taʹbîr olunur. Cemʹi أَعْرَاسٌ [aʹrâs] ve عُرُسَاتٌ [ʹurusât] gelir zammeteynle; tekûlu: حَضَرْنَا الْعُرْسَ وَالْعُرُسَ أَيْ طَعَامَ الْوَلِيمَةِ Ve

عُرْسٌ [ʹurs] Nikâh yaʹnî cimâʹ maʹnâsınadır ki ismdir. Şârih der ki Miṡbâḩ’ta zifâf ile tefsîr olundu ki ahass olur. Ve bu maʹnâda tezkîr ve te΄nîsi câ΄izdir. Ve taʹâm maʹnâsına olan عُرْسٌ [ʹurs] müzekkerdir. İntehâ.

اَلْعَرْسُ [el-ʹars] (ʹayn’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Devenin boynunu ip ile koluna bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَسَ الْبَعِيرَ عَرْسًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا شَدَّ عُنُقَهُ إِلَى زِرَاعِهِ Ve ʹudul ve insirâf eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: عَرَسَ عَنِّي أَيْ عَدَلَ Ve

عَرْسٌ [ʹars] Kara çadırın ve alaçuğun orta direğine denir. Ve dâ΄imâ ferah ve meserret üzere olmak maʹnâsınadır; yukâlu: يَعْرِسُ فُلاَنٌ أَيْ يُقِيمُ فِي الْفَرَحِ Ve

عَرْسٌ [ʹars] İpe ve urgana denir; yukâlu: أَوْثَقَهُ بِالْعَرْسِ أَيِ الْحَبْلِ Ve deve köşeğinin küçüğüne denir; فَصِيلٌ صَغِيرٌ maʹnâsına; bunda ʹayn’ın zammıyla da câ΄izdir. Cemʹi أَعْرَاسٌ [aʹrâs]tır. Ve

عَرْسٌ [ʹars] Şol duvara denir ki kış evlerinin iki duvarı aralığına çekilip bir ucunu tamâm duvara iblâg ve ilsâk eylemezler, dehlîz gibi kalır. Baʹdehu üzerini örtüp musakkaf ederler, tâ ki sıcak ola, bi-ʹaynihi hammâm câmekânı gibi musandıra şeklinde bir çıkma oda olur; kış eyyâmında orada temekkün ederler ve vazʹ-ı mezbûr bilâd-ı bârideye mahsûstur, o odaya مُعَرِّسٌ [muʹarris] derler.

Vankulu Lugatı - عرس maddesi

اَلْعَرِسُ [el-ʹaris] (ʹayn’ın fethi ve râ’nın kesriyle) Dehşete varan kimse. Ve

عَرِسٌ [ʹaris] Bir nesneye mülâzım olmağa dahi derler; yukâlu: عَرَسَ بِهِ إِذَا لَزِمَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı