اَلْإِحْتِفَافُ [el-iḩtifâf] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bu dahi yüzün kıllarını almak maʹnâsınadır; yukâlu: إِحْتَفَّتِ الْمَرْأَةُ وَجْهَهَا مِنَ الشَّعْرِ إِذَا قَشَرَتْهُ Ve bir nesnenin çevresini kuşatmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِحْتَفَّ حَوْلَهُ بِمَعْنَى حَفَّ Ve ekin ve otluk biçmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِحْتَفَّ النَّبْتَ إِذَا جَزَّهُ Ve ʹavret yüzünün tüyünü alan karıya iplikle yâ ibrîşîm telleriyle almasını buyurmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِحْتَفَّتِ الْمَرْأَةُ إِذَا أَمَرَتْ مَنْ تَحُفُّ شَعْرَ وَجْهِهَا بِخَيْطَيْنِ أَيْ لِتُنْتَفَ بِخَيْطَيْنِ
اَلْإِحْتِفَافُ [el-iḩtifâf] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Kezâlik ʹavret yüzin kıldan pâk etmek; yukâlu: إِحْتَفَّتِ الْمَرْأَةُ كَمَا يُقَالُ حَفَّتْ عَلَى مَا مَرَّ أَيْضًا Ve
إِحْتِفَافٌ [iḩtifâf] Çömlekte olan taʹâmı cümle yemeğe dahi derler, nitekim إِشْتِفَافٌ [iştifâf] kâsede olan şarâbı cümle içmeğe derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı