اَلْإِحْقَاقُ [el-iḩḵâḵ] (hemzenin kesriyle) Bu dahi hasma hakk üzere gâlib olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَقَّ فُلاَنًا إِذَا غَلَبَهُ عَلَى الْحَقِّ Ve bir nesneyi vâcib ve lâzım kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَحَقَّ الشَّيْءَ إِذَا أَوْجَبَهُ Ve genç deve حِقَّةٌ [ḩiḵḵat] olmak maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru; yukâlu: أَحَقَّتِ الْبَكْرَةُ إِذَا اسْتَوْفَتْ ثَلاَثَ سِنِينَ وَصَارَتْ حِقَّةً Ve şikârı vurduğu sâʹat öldürmek maʹnâsına müstaʹmeldir ki yerinden kımıldatmayıp isbât eylemiş olur; yukâlu: أَحَقَّ الرَّمِيَّةَ إِذَا قَتَلَهَا يَعْنِي سَاعَةَ الرَّمْيِ
اَلْإِحْقَاقُ [el-iḩḵâḵ] (hemzenin kesriyle) Sâbit kılmak; tekûlu: حَقَّقْتُ الرَّجُلَ إِذَا أَثْبَتَّهُ عَلَى مَا مَرَّ Ve
إِحْقَاقٌ [iḩḵâḵ] Bir nesneyi yakînen bilmeğe dahi derler; tekûlu: أَحْقَقْتُهُ إِذَا تَحَقَّقْتَهُ Ve
إِحْقَاقٌ [iḩḵâḵ] Bir nesneyi vâcib kılmağa dahi derler; yukâlu: أَحْقَقْتُ الشَّيْءَ إِذَا أَوْجَبْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı