اَلْإِعْتِرَافُ [el-iʹtirâf] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bilmek için haber sormak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَرَفَ الْقَوْمَ إِذَا سَائَلَهُمْ مِنْ خَبَرٍ لِيَعْرِفَهُ Ve ikrâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَرَفَ بِهِ إِذَا أَقَرَّ Ve bir nesneye sabr ve sebât eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَرَفَ لِلْأَمْرِ إِذَا صَبَرَ Ve bilmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَرَفَ الشَّيْءَ إِذَا عَرَفَهُ Ve râm ve münkâd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَرَفَ فُلاَنٌ إِذَا ذَلَّ وَانْقَادَ Ve bir kimse ism ve resmiyle haber vermek maʹnâsınadır; tekûlu: إِعْتَرَفَ إِلَيَّ أَيْ أَخْبَرَنِي بِاسْمِهِ وَشَانِهِ Ve bir nesneye delâlet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْتَرَفَ بِهِ إِذَا دَلَّ عَلَيْهِ
اَلْإِعْتِرَافُ [el-iʹtirâf] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) İkrâr etmek; tekûlu: إِعْتَرَفْتُ بِالذُّنُوبِ أَقْرَرْتَ بِهِ Ve
إِعْتِرَافٌ [iʹtirâf] Bilmek için haber sormağa dahi derler; yukâlu: إِعْتَرَفْتُ الْقَوْمَ إِذَا سَأَلْتَهُمْ عَنْ خَبَرٍ لِتَعْرِفَهُVe gâh olur إِعْتَرَفَ kelimesin عَرَفَ yerine vazʹ ederler, nitekim عَرَفَ kelimesin إِعْتَرَفَ yerine vazʹ ederler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı