el-iʹrîrâf ~ اَلْإِعْرِيرَافُ

Kamus-ı Muhit - الإعريراف maddesi

اَلْإِعْرِيرَافُ [el-iʹrîrâf] (إِحْرِنْجَامٌ [iḩrincâm] vezninde) Bir kimse şerre hâzırlanıp yapınmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْرَوْرَفَ الرَّجُلُ إِذَا تَهَيَّأَ لِلشَّرِّ Ve deryâ yüksek yüksek dalgalanmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْرَوْرَفَ الْبَحْرُ إِذَا ارْتَفَعَتْ أَمْوَاجُهُ Ve hurmâ ağaçları pek gürlüğünden sırtlan yelesi gibi birbirine çatılkılanıp sıklaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْرَوْرَفَ النَّخْلُ إِذَا كَثُفَ وَالْتَفَّ كَأَنَّهُ عُرْفُ الضَّبُعِ Ve kanın yüzü köpüklenmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْرَوْرَفَ الدَّمُ إِذَا صَارَ لَهُ زَبَدٌ Ve râkib atın yelesi üzere ağıp avrılmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْرَوْرَفَ الْفَرَسَ إِذَا عَلاَ عَلَى عُرْفِهِ Ve yukarılara çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِعْرَوْرَفَ الرَّجُلُ إِذَا ارْتَفَعَ عَلَى الْأَعْرَافِ

Vankulu Lugatı - الإعريراف maddesi

اَلْإِعْرِيرَافُ [el-iʹrîrâf] (hemzenin kesri ve râ’nın kesri ve meddiyle) عُرْفٌ [ʹurf] sâhibi olmak yaʹnî at yele sâhibi olmak; yukâlu: إِعْرَوْرَفَ الْفَرَسُ أَيْ صَارَ ذَا عُرْفٍ Ve şerr hâzırlanmağa dahi derler; yukâlu: إِعْرَوْرَفَ الرَّجُلُ إِذَا تَهَيَّأَ لِلشَّرِّ Ve deryâ ziyâde temevvüc etmeğe dahi derler; yukâlu: إِعْرَوْرَفَ الْبَحْرُ إِذَا ارْتَفَعَتْ أَمْوَاجُهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı