اَلْإِعْطَانُ [el-iʹṯân] (hemzenin kesriyle) Bir kimse develeri suya gelip içmedikleri için yâhûd bir kerre içmekle tekrâr içmek için suyun yöresinde yatırıp alıkomak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْطَنَ الْإِبِلَ إِذَا حَبَسَهَا عِنْدَ الْمَاءِ فَبَرَكَتْ بَعْدَ الْوِرْدِ Ve bir adamın develeri su yöresinde olan yatağa yatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَعْطَنَ الْقَوْمُ إِذَا عَطَنَتْ إِبِلُهُمْ
اَلْإِعْطَانُ [el-iʹṯân] (hemzenin kesriyle) Deveyi عَطَنٌ [ʹaṯan]ında çökürmek; tekûlu: أَعْطَنْتُهَا أَنَا Ve
إِعْطَانٌ [iʹṯân] Kavmin devesi عَطَنٌ [ʹaṯan]ına yatmak maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: أَعْطَنَ الْقَوْمُ إِذَا عَطِنَتْ إِبِلُهُمْ Ve
إِعْطَانٌ [iʹṯân] Deveyi su içmediği için suvarıp عَطَنٌ [ʹaṯan]ına iletip su içmesine muntazır olmağa dahi derler; yukâlu: أَعْطَنَ الرَّجُلُ بَعِيرَهُ وَذَلِكَ إِذَا لَمْ يَشْرَبْ فَرَدَّهُ إِلَى الْعَطَنِ يَنْتَظِرُ بِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı