el-iktiyâr ~ اَلْإِكْتِيَارُ

Kamus-ı Muhit - الإكتيار maddesi

اَلْإِكْتِيَارُ [el-iktiyâr] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bu dahi yere çalınıp yıkılmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَوَّرَهُ فَاكْتَارَ أَيْ صَرَعَهُ فَسَقَطَ Ve sarık sarınmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِكْتَارَ الرَّجُلُ إِذَا تَعَمَّمَ Ve sürʹatle yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: إِكْتَارَ الرَّجُلُ إِذَا أَسْرَعَ فِي مَشْيِهِ Ve at seğirttiği hâlde kuyruğunu yukarı tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِكْتَارَ الْفَرَسُ إِذَا رَفَعَ ذَنَبَهُ عِنْدَ الْعَدْوِ Kezâlik nâka kısmı gebe olduğu hînde kuyruğunu kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِكْتَارَتِ النَّاقَةُ إِذَا رَفَعَتْ ذَنَبَهَا عِنْدَ اللِّقَاحِ Ve bir adama sebb ve düşnâm eylemeğe yapınmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِكْتَارَ الرَّجُلُ إِذَا تَهَيَّأَ لِلسِّبَابِ

Vankulu Lugatı - الإكتيار maddesi

اَلْإِكْتِيَارُ [el-iktiyâr] (hemzenin kesriyle) At koşuda seğirtirken kuyruğın kaldırmak; yukâlu: إِكْتَارَ الْفَرَسُ إِذَا رَفَعَ ذَنَبَهُ فِي حُضْرِهِ Ve حُضْرٌ [ḩuḋr] ḩâ-i mühmelenin zammı ve ḋâd-ı muʹcemenin sükûnuyla seğirtmek.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı