اَلْأَلْيَلُ [el-elyel] (أَحْمَرُ [aḩmer] vezninde) ve
اَللَّائِلُ [el-lâ΄il] (صَاحِبٌ [ṡâḩib] vezninde) ve
اَلْمُلَيَّلُ [el-muleyyel] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Bunlar da te΄kîd için îrâd olunur; yukâlu: لَيْلٌ أَلْيَلُ وَلَائِلٌ وَمُلَيَّلٌ أَيْ شَدِيدُ الظُّلْمَةِ
اَلْأَلِيلُ [el-elîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Masdardır ki zikr olundu. Ve
أَلِيلٌ [elîl] Çocuğu vefât eylemiş hatuna denir, أَلِيلَةٌ [elîlet] dahi denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ أَلِيلٌ وَأَلِيلَةٌ أَيْ ثَكِلَةٌ Ve hummâ ʹârızasının derd ve ıztırâbına denir; yukâlu: أَخَذَهُ أَلِيلُ الْحُمَّى أَيْ عَلَزُهَا Ve iri ve ufak taşların birbirine dokunmalarından hâsıl olan çakırtıya denir. Ve su çağıltısına denir, خَرِيرٌ [ḣarîr] maʹnâsına.
اَلْأَلْيَلُ [el-elyel] (hemzenin ve yâ’nın fethiyle) Bir lafzdır ki لَيْلٌ [leyl]in ʹakibinde zikr olunur, te΄kîd için; yukâlu: لَيْلٌ أَلْيَلُ أَيْ شَدِيدُ الظُّلْمَةِ
اَلْأَلِيلُ [el-elîl] (hemzenin fethi ve lâm’ın kesriyle ve meddiyle) İnilti, enîn maʹnâsına; yukâlu: لَهُ أَلِيلٌ أَيْ أَنِينٌ Ve
أَلِيلٌ [elîl] İnilti etmeğe dahi derler; yukâlu: أَلَّ أَلِيلًا Ve
أَلِيلُ [elîl] Su âvâzına dahi derler; خَرِيرُ الْمَاءِ maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı