اَلْبَكْرَةُ [el-bekret] (bâ’nın fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Türkîde tahrîfle makara taʹbîr olunan kuyu çarhına denir ki değirmi haşebe olup ortasında tekerleği olmakla ona ip geçirip su çekerler. ʹAlâ-kavlin mihâle-i serîʹaya yaʹnî ʹazîm ve serîʹü’d-deverân olan makaraya ve çıkrığa denir; kâf’ın fethiyle de câ΄izdir. Cemʹ-i cinsi بَكَرٌ [beker]dir fethateynle, حَلْقَةٌ [ḩalḵat] ve حَلَقٌ [ḩalaḵ] gibi. Evvele göre بَكَرَاتٌ [bekerât]tır فَتَحَاتٌ [feteḩât] vezninde. Ve
بَكْرَةٌ [bekret] Gürûh ve cemâʹat maʹnâsınadır. Ve genç nâkaya denir. Cemʹi بِكَارٌ [bikâr]dır bâ’nın kesriyle. Müzekkeri بَكْرٌ [bekr]dir.
اَلْبُكْرَةُ [el-bukret] (bâ’nın zammı ve kâf’ın sükûnuyla) غُدْوَةٌ [ġudvet] maʹnâsınadır ki erken ve çın sabâh taʹbîr olunur.
اَلْبَكْرَةُ [el-bekret] Mü΄ennesi, tâze nâka maʹnâsına.
اَلْبُكْرَةُ [el-bukret] (bâ’nın zammı ve kâf’ın sükûnuyla) Sabâh vakti; tekûlu: أَتَيْتُهُ بُكْرَةً أَيْ بَاكِرَةً Ve eger yevm-i muʹayyenin sabâhı murâd olsa: أَتَيْتُهُ بُكْرَةَ dersin, gayr-i munsarıf olmak üzere. Ve bu zurûf-ı gayr-i mütemekkinedendir, yaʹnî lâ-yansarıf olan zurûftandır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı