اَلْبَكْلُ [el-bekl] (bâ’nın fethiyle) Bir nesneyi katıp karıştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَكَلَ الشَّيْءَ بَكْلًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا خَلَطَهُ Ve ganîmet maʹnâsınadır; yukâlu: أَخَذَ بَكْلًا كَثِيرًا أَيْ غَنِيمَةً Ve بَكِيلَةٌ [bekîlet] dedikleri taʹâm yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَكَلَ الرَّجُلُ إِذَا اتَّخَذَ الْبَكِيلَةَ
اَلْبَكْلُ [el-bekl] (bâ’nın fethi vekâf’ın sükûnuyla) بَكِيلَةٌ [bekîlet] kılmak; tekûlu: بَكَلْتُ الْبَكِيلَةَ أَبْكُلُهَا بَكْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا اتَّخَذْتَهَا Ve
بَكْلٌ [bekl] Pistehi una halt etmeğe dahi derler; tekûlu: بَكَلْتُ السَّوِيقَ إِذَا خَلَطْتَهُ Ve
بَكْلٌ [bekl] Mutlakan karıştırmağa dahi derler; tekûlu: بَكَلَ فُلَانٌ عَلَيْنَا حَدِيثَهُ إِذَا خَلَطَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı