اَلْبَلْتَعَانِيُّ [el-belteʹâniyy] (مَرْطَبَانِيٌّ [merṯabâniyy] vezninde) ve
اَلْمُتَبَلْتِعُ [el-mutebeltiʹ] (مُتَدَحْرِجٌ [mutedaḩric] vezninde) Zarâfet ve kiyâsetten bî-behre iken tekellüfle kiyâset ve zarâfet izhâr eden Türk tûtîsi yâdigâra denir; yukâlu: رَجُلٌ بَلْتَعَانِيٌّ وَمُتَبَلْتِعٌ أَيْ مُتَظَرِّفٌ مُتَكَيِّسٌ وَلَيْسَ عِنْدَهٌ شَيْءٌ
اَلْبَلْتَعَانِيُّ [el-belteʹâniyy] (bâ’nın ve tâ’nın fethi ve âhirinde yâ’nın teşdîdiyle) Bi-maʹnâhu. Ve Ebu’d-Duḵayş el-Aʹrâbî eyitti: بَلْتَعَانِيٌّ [belteʹâniyy] şol kimsedir ki kelâmında zarâfet izhâr eder, hâlâ ki kendide zarâfetten bir nesne yoktur. Ebû Beltaʹa bâ’nın ve tâ’nın fethiyle bir recülün künyetidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı