اَلتَّعْزِيزُ [et-taʹzîz] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi bir adamı ʹazîz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَزَّزَهُ إِذَاجَعَلَهُ عَزِيزًا Kâle’ş-şârih ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فَعَزَّزْنَاهُ بِثَالِثٍ﴾ أَيْ قَوَّيْنَا وَشَدَّدْنَا Ve yağmur yeri pekiştirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَزَّزَ الْمَطَرُ الْأَرْضَ وَمِنَ الْأَرْضِ إِذَا لَبَّدَهَا
اَلتَّعْزِيزُ [et-taʹzîz] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Yağmur yeri berk etmek; yukâlu: اَلْمَطَرُ يُعَزِّزُ الأرض أَيْ يُلَبِّدُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı