اَلتَّفْقِيعُ [et-tefḵîʹ] İzhâr-ı fesâhat dâʹiyesiyle ağzını eğip büğüp avurt çatlatmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقَّعَ الرَّجُلُ إِذَا تَشَدَّقَ فِي الْكَلاَمِ Ve parmak çıtırdatmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقَّعَ أَصَابِعَهُ إِذَا فَرْقَعَهَا Ve sol elin parmaklarını bir mikdârca yumup halka ettikten sonra bir çiçek yaprağını ibhâmla sebbâbe parmağının üzerine koyup aşağısı kof olmakla sağ elin ayasıyla ona vurup yarmakla çatırdatmak maʹnâsınadır; çocuklar ekserî marul kabuğunu öylece edip seslendirirler; yukâlu: فَقَّعَ الْوَرْدَةَ إِذَا ضَرَبَهَا أَيْ وَرَقَةً مِنْهَا بِالْكَفِّ فَتُفَقِّعَ وَتُصَوِّتَ يَعْنِي إِذَا انْشَقَّتْ فَتَسْمَعَ لَهَا صَوْتًا Ve sahtiyânı kırmızıya boyamak maʹnâsınadır; yukâlu: فَقَّعَ الْأَدِيمَ إِذَا حَمَّرَهُ
اَلتَّفْقِيعُ [et-tefḵîʹ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Parmakları çıtlatmak, فَرْقَعَةُ الْأَصَابِعِ maʹnâsına; yukâlu: فَقَّعَ أَصَابِعَهُ تَفْقِيعًا إِذَا فَرْقَعَهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı