اَلتَّيْحُ [et-teyḩ] (tâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Bu dahi müteheyyi΄ ve âmâde olmak maʹnâsınadır ki vâvî ve yâ΄î olur; yukâlu: تَاحَ لَهُ الشَّيْءُ يَتِيحُ تَيْحًا إِذَا تَهَيَّأَMiṡbâḩ’ta سَهُلَ وَتَيَسَّرَ ʹibâretiyle müfesser olmakla me΄âlleri birdir. Ve
تَيْحٌ [teyḩ] İki tarafa meyelân ederek yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: تَاحَ فِي مِشْيَتِهِ إِذَا تَمَايَلَ
اَلتَّيْحُ [et-teyḩ] (tâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Takdîr etmek; yukâlu: تَاحَ لَهُ الشَّيْءَ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي “Ona bir nesne mukadder oldu” maʹnâsına. Ve
تَيْحٌ [teyḩ] Yürürken o yana bu yana eğilmek; yukâlu: تَاحَ فِي مِشْيَتِهِ إِذَا تَمَايَلَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı