اَلتَّوَكُّفُ [et-tevekkuf] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Bir adamın umûr ve mesâlihini der-ʹuhde edip nezâret ve temşîtine ihtimâm etmek maʹnâsınadır ki görüp gözetmek taʹbîr olunur; yukâlu: هُوَ يَتَوَكَّفُ لَهُمْ أَيْ يَتَعَهَّدُهُمْ وَيَنْظُرُ فِي أُمُورِهِمْ Ve bir haberin zuhûruna muntazır olmak maʹnâsınadır; yukâlu: يَتَوَكَّفُ الْخَبَرَ أَيْ يَنْتَظِرُ وَكْفَهُ أَيْ قَطْرَهُ وَهُوَ كِنَايَةٌ عَنِ الظُّهُورِ كَمَا يُقَالُ إِسْتَقْطَرَ الْخَبَرَ Ve bir adama buluşuncaya dek gidip gelip taʹarruz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: يَتَوَكَّفُ لِفُلاَنٍ أَيْ يَتَعَرَّضُ لَهُ حَتَّى يَلْقَاهُ
اَلتَّوَكُّفُ [et-tevekkuf] (fethateynle vekâf’ın zammı ve teşdîdiyle) Bir nesneyi ummak, تَوَّقُّعٌ [tevaḵḵuʹ] maʹnâsına; yukâlu: مَا زِلْتُ أَتَوَكَّفُهُ حَتَّى لَقِيتُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı