el-ḩareb ~ اَلْحَرَبُ

Kamus-ı Muhit - الحرب maddesi

اَلْحَرَبُ [el-ḩareb] (طَلَبٌ [ṯaleb] vezninde) Bir kimsenin tamâm mâlını selb ve nehb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَرَبَهُ حَرَبًا كَطَلَبَهُ طَلَبًا اِذَا سَلَبَ مَالَهُ Ve pek hışm ve gazaba gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَرِبَ الرَّجُلُ حَرَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ اِذَا كَلِبَ وَاشْتَدَّ غَضَبُهُ فَهُوَ حَرِبٌ بِكَسْرِ الرَّاءِ مِنْ قَوْمٍ حَرْبَى Ve

حَرَبٌ [ḩareb] طَلْعٌ [ṯalʹ] maʹnâsınadır ki hurmânın en evvel çıkan yemişidir ki henüz kabukçuğunda olur; müfredi حَرَبَةٌ [ḩarebet]tir hâ’yla.

اَلْحَرْبُ [el-ḩarb] (ضَرْبٌ [ḋarb] vezninde) Maʹrûftur ki cenk ve kıtâl ve kârzâr maʹnâsınadır. Ve bu mü΄ennestir, مُقَاتَلَةٌ [muḵâtelet] iʹtibârıyla ve baʹzen müzekker olur قِتَالٌ [ḵitâl] iʹtibârıyla. Cemʹi حُرُوبٌ [ḩurûb] gelir; yukâlu: وَقَعَتْ بَيْنَهُمُ الْحَرْبُ أَيِ الْمُقَاتَلَةُ Ve

حَرْبٌ [ḩarb] Ceng-âver bahâdıra ıtlâk olunur ki mübâlagaten vasf-bi’l-masdar olur; yukâlu: رَجُلٌ حَرْبٌ أَيْ شَدِيدُ الْحَرْبِ شُجَاعٌ ve yukâlu: رَجُلٌ حَرْبٌ أَيْ عَدُوٌّ مُحَارِبٌ Yaʹnî حَرْبٌ [ḩarb] lafzı ʹadüvv-i muhâribe de ıtlâk olunur, her ne kadar ceng-âver muhârib değil ise de, zîrâ muhârebe üzeredir. Bunda müzekker ve mü΄ennesi ve müfred ve cemʹi berâberdir, zîrâ fi’l-asl masdardır. Ve

حَرْبٌ [Ḩarb] Esâmî-i ricâldendir. Ḩarb b. Umeyye b. ʹAbduşems, Ḵureşî-i Umevî’dir. Ve Ḩarb b. ʹAbdullâh er-Râvendî, Manṡûr-ı ʹAbbâsî ser-ʹaskeridir. Ve Vaḩşî b. Ḩarb ashâbdandır. Ve Ḩarb b. el-Ḩârišamp; tâbiʹîndendir. Ve ʹAlî ve Aḩmed ve Muʹâviye ki evlâd-ı Ḩarb’dir ve Ḩarb b. ʹAbdullâh ve Ḩarb b. Ḵays ve Ḩarb b. Ḣâlid ve Ḩarb b. Şeddâd ve Ḩarb b. Şureyḩ ve Ḩarb b. Zuheyr ve Ḩarb b. Ebi’l-ʹÂliye ve Ḩarb b. Ṡabîḩ ve Ḩarb b. Meymûn ki sâhibu’l-aʹmiyedir ki metrûkü’l-hadîstir ve Ḩarb b. Meymûn ki Ebu’l-Ḣattâb’dır, cümlesi muhaddislerdir. أعْمِيَةٌ [aʹmiyet] مُلْبَسَاةٌ [mulbešamp;ât] maʹnâsınadır. Binâ΄enʹaleyh rivâyet eylediği ehâdîs maʹmûl-bihâ değildir. Ve zikr olunan Ḩarb b. Meymûn ile Ebû’l-Ḣattâb Ḩarb b. Meymûn’u İmâm Buḣârî ve Muslim, şahs-ı vâhid zann eylediler.

Vankulu Lugatı - الحرب maddesi

اَلْحَرَبُ [el-ḩareb] (ḩâ’nın ve râ’nın fethiyle) Ziyâde gazab-nâk olmak; yukâlu: حَرِبَ الرَّجُلُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَدَّ غَضَبُهُ Ve bir kimsenin elinden mâlını alıp sıfru’l-yed komak; yukâlu: حَرَبَهُ يَحْرُبُهُ حَرَبًا مِثْلُ طَلَبَهُ يَطْلُبُهُ طَلَبًا إِذَا أَخَذَ مَالَهُ وَتَرَكَهُ بِلَا شَيْءٍ

اَلْحَرِبُ [el-ḩarib] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın kesriyle) ve

اَلْمِحْرَابُ [el-miḩrâb] (mîm’in kesri ve ḩâ’nın sükûnuyla) Gazaba gelici kimse; yukâlu: رَجُلٌ حَرِبٌ Ve مِحْرَابٌ [miḩrâb] bundan me΄hûzdur: مَا أَحْسَنَ الْمِحْرَابَ فِي مِحْرَابِهِ dedikleri kavlleri, yaʹnî “Ne ʹaceb vâkiʹ oldu bunun gazabı onun gazabı mukâbilesinde.” Ve

مِحْرَابٌ [miḩrâb] Fevkânî olan eve de derler, غُرْفَةٌ [ġurfet] maʹnâsına.

اَلْحَرْبُ [el-ḩarb] Cenk. Mü΄ennestir; yukâlu: وَقَعَتْ بَيْنَهُمْ حَرْبٌ Baʹzılar eyitti: Tasgîri حُرَيْبٌ [ḩureyb] gelir bilâ-tâ΄, zîrâ aslında masdardır. Ve baʹzılar eyitti: حَرْبٌ [ḩarb]in müzekker gelmesi dahi vardır. Ve ʹadüvv maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: أَنَا حَرْبٌ لِمَنْ حَارَبَنِي أَيْ عَدُوٌّ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı